ingilizce kısa hikayeler

İngilizce Kısa Hikayeler ve Türkçe Çevirileri


14 dakikalık okuma

İngilizce kısa hikayeler okuyarak reading kabiliyetini geliştirebilirsin. İngilizceyi ileri seviyede öğrenmek istiyorsan, bol pratik ve alıştırma yapman gerekiyor. Kısa İngilizce hikayeler okumak da bu alıştırmalardan biri.

İngilizceyi akıcı şekilde kullanmak istiyorsan, bu dilin dil bilgisi kurallarını öğrenmen ve kelime dağarcığını her zaman geliştirmen çok önemli. İngilizce kısa metinler okurken bilmediğin kelimelerde sözlüğe bakarak yeni kelimeler öğrenebilirsin. Bu kelimeleri unutmamak için birkaç kez tekrar etmeni ve mümkünse bir yere yazmanı tavsiye ediyoruz.

İngilizce seviyelere göre hazırlanmış İngilizce kısa hikayelerle bu dilde ne kadar geliştiğini gözlemleyebilirsin. Biz bu yazımızda daha çok A2 ve B2 seviyelerindeki İngilizce kısa hikayelere yer verdik. Yani temel ve orta seviye İngilizceye sahipsen, bu İngilizce kısa hikayeleri anlayabilmen gerekiyor. Bilgilerini kontrol edersin diye İngilizce Türkçe hikayeler olarak çevirdik!

Türkçe İngilizce Kısa Hikayeler: King Midas and The Golden Touch

There once was a king named Midas who did a good deed for a Satyr. And he was then granted a wish by Dionysus, the god of wine.

Bir zamanlar bir satire* iyilik yapmış Midas adında bir kral varmış. Daha sonra bu kral şarap tanrısı Dionysus tarafından bir dilekle ödüllendirilmiş.

satir*: Antik yunan mitolojisinde bir yaratık

For his wish, Midas asked that whatever he touched would turn to gold. Despite Dionysus’ efforts to prevent it, Midas pleaded that this was a fantastic wish, and so, it was bestowed.

Dileği için, Midas dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istemiş. Dionysos’un itirazlarına rağmen, Midas bunun harika bir dilek olduğunu savunmuş ve böylece dilek verilmiş.

Excited about his newly-earned powers, Midas started touching all kinds of things, turning each item into pure gold.

Yeni kazandığı yeteneklerle heyacanlanmış Midas, her türlü eşyaya dokunmaya, her bir eşyayı saf altına dönüştürmeye başlamış.

But soon, Midas became hungry. As he picked up a piece of food, he found he couldn’t eat it. It had turned to gold in his hand.

Ama çok geçmeden Midas acıkmış. Bir parça yiyeceği aldığı anda onu yiyemeyeceğini fark etmiş. Yiyecek elindeyken altına dönüşmüş.

Hungry, Midas groaned, “I’ll starve! Perhaps this was not such an excellent wish after all!”

Aç Midas sızlanmış, “Açlıktan öleceğim! Belki de bu o kadar da mükemmel bir dilek değildi!”

Seeing his dismay, Midas’ beloved daughter threw her arms around him to comfort him, and she, too, turned to gold. “The golden touch is no blessing,” Midas cried.

Midas’ın umutsuzluğunu gören sevgili kızı, onu teselli etmek için kollarını ona dolamış ve o da altına dönüşmüş. Midas, “Altın dokunuş bir lütuf değil!” diye ağlamış.

Kral Midas’ın hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. İngilizce öğrenirken tam desteğe ihtiyaç duyuyorsan, online İngilizce kursu Open English’te seni bekliyoruz. 

İngilizce Türkçe Kısa Hikayeler: A Wise Old Owl

There was an old owl who lived in an oak tree. Every day, he observed incidents that occurred around him.

Bir meşe ağacında yaşayan yaşlı bir baykuş varmış. Her gün, çevresinde gerçekleşen olayları gözlemlermiş.

Yesterday, he watched as a young boy helped an old man carry a heavy basket. Today, he saw a young girl shouting at her mother. The more he saw, the less he spoke.

Dün, genç bir erkek çocuğun ağır bir sepet taşıyan yaşlı adama yardım ettiğini izledi. Bugün, annesine bağıran genç bir kız gördü. Ne kadar çok gördükçe, o kadar az konuşurdu.

As the days went on, he spoke less but heard more. The old owl heard people talking and telling stories.

Günler geçtikçe daha az konuştu fakat daha çok dinledi. Yaşlı baykuş, insanları konuşurken ve hikayeler anlatırken dinledi.

He heard a woman saying an elephant jumped over a fence. He heard a man saying that he had never made a mistake.

Bir filin çit üzerinden atladığını anlatan bir kadını dinledi. Asla yanlış yapmadığını söyleyen bir adamı dinledi.

The old owl had seen and heard what happened to people. There were some who became better, some who became worse. But the old owl in the tree had become wiser, each and every day.

Yaşlı baykuş insanların başına gelenleri görmüş ve dinlemişti. Bazıları daha iyiye, bazıları daha kötüye gitmişti. Fakat ağaçtaki yaşlı baykuş her geçen gün daha da bilgeleşmişti.

Yaşlı bilge baykuşun hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. Hızlıca İngilizce öğrenmek istiyorsan, Open English iletişim formunu şimdi doldur! 

kısa ingilizce hikayeler ve türkçeleri

Türkçe İngilizce Kısa Hikayeler: Elephant and Friends

A lone elephant walked through the forest, looking for friends. She soon saw a monkey and asked, ‘Can we be friends, monkey?’

Yalnız bir fil, ormanda arkadaş bulmak için yürümüş. Kısa bir süre sonra bir maymun görmüş ve “Maymun, arkadaş olabilir miyiz?” diye sormuş.

The monkey quickly replied, ‘You are big and can’t swing on trees as I do, so I cannot be your friend.’

Maymun çabucak cevaplamış, “Sen irisin ve ağaçların üzerinde benim gibi sallanamazsın, bu yüzden senin arkadaşın olamam.”

Defeated, the elephant continued to search when it stumbled across a rabbit. She asked him, ‘Can we be friends, rabbit?’

Hayal kırıklığına uğrayan fil, bir tavşana rastladığında aramaya devam ediyormuş. Tavşana sormuş, “Tavşan, arkadaş olabilir miyiz?”

The rabbit looked at the elephant and replied, “You are too big to fit inside my burrow. You cannot be my friend.”

Tavşan file bakmış ve cevaplamış. “Oyuğuma sığmayacak kadar büyüksün. Sen benim arkadaşım olamazsın.”

Then, the elephant continued to search until she met a frog. She asked, “Will you be my friend, frog?”

Ardından, fil bir kurbağayla karşılaşana kadar aramaya devam etmiş. “Kurbağa, arkadaşım olur musun?” diye sormuş.

The frog replied, “You are too big and heavy; you cannot jump like me. I am sorry, but you can’t be my friend.”

Kurbağa cevaplamış. “Sen çok büyük ve ağırsın; benim gibi zıplayamazsın. Üzgünüm ama benim arkadaşım olamazsın.”

The elephant continued to ask the animals she met on her way, but always received the same reply. The following day, the elephant saw all the forest animals run in fear. She stopped a bear to ask what was happening and was told the tiger was attacking all the small animals.

Fil, yolunda karşılaştığı hayvanlara sormaya devam etmiş, fakat her zaman benzer cevabı almış. Ertesi gün, fil orman hayvanlarının korkuyla kaçtığını görmüş. Ne olduğunu sornak için bir ayıyı durdurmuş ve ona bir kaplanın tüm küçük hayvanlara saldırdığı söylenmiş.

The elephant wanted to save the other animals, so she went to the tiger and said, “Please, sir, leave my friends alone. Do not eat them.”

Fil diğer hayvanları kurtarmak istemiş, bu nedenle kaplana gitmiş ve “Lütfen efendim, arkadaşlarımı rahat bırakın, onları yemeyin.” demiş.

The tiger didn’t listen. He merely told the elephant to mind her own business.

Kaplan dinlememiş. File sadece kendi işine bakmasını söylemiş.

Seeing no other way, the elephant kicked the tiger and scared him away. Upon hearing of the brave tale, the other animals agreed, “You are just the right size to be our friend.”

Başka bir yol göremeyen fil, kaplanı tekmeleyerek kaçırmış. Bu cesur hikayeyi duyan diğer hayvanlar, “Arkadaşımız olmak için tam doğru büyüklüktesin.” demişler.

Fil ve arkadaşlarının hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. Fil ve arkadaşları oldukça eski anonim bir hikaye. Bu nedenle Past Tense kullanımında “-mişli geçmiş zaman” olarak çeviri yaptık. 

İngilizcede Türkçedeki gibi “öğrenilen geçmiş zaman (-miş)” ayırımı olmadığı için çeviri yaparken içeriğin türüne göre karar veriyoruz. Doğal olarak masalsı anlatımlarda “-mişli geçmiş zaman” çevirisi yapabiliyoruz. 

Şimdi sırada yeni bir İngilizce kısa hikayemiz var. 

Kısa İngilizce Hikayeler: Controlling Anger

Once, there was a young boy. This boy had problems controlling his anger. When he got angry, he would say the first thing that came to mind, even if it affected people.

Bir zamanlar genç bir erkek çocuk varmış. Bu çocuk öfkesini kontrol etmede sorun yaşıyormuş. Sinirlendiğinde, insanları etkilese bile aklına gelen ilk şeyi söylermiş.

One day, his father gifted him a hammer and a bundle of nails, then said, “Whenever you get mad, hammer a nail into the backyard fence.”

Bir gün, babası ona bir çekiç ve bir paket çivi hediye etmiş, sonra “Ne zaman sinirlenirsen, arka bahçenin çitine bir çivi çak.” demiş.

In the first days, the boy used up half of the nails. Over the next weeks, he used up fewer nails, until his temper was under control. Then, his father asked the young boy to remove a nail for each day he didn’t lose his temper.

İlk günlerde, çocuk çivilerin yarısını kullanmış. Sonraki haftalarda, öfkesini kontrol altına aldıkça daha az çivi kulllanmış. Ardından, babası genç çocuktan öfkelenmediği her gün için bir çiviyi sökmesini istemiş.

On the day when the boy removed his last nail, his father told him, “You have done good, boy. But, can you see the holes in the fence? The fence is never going to be the same. Likewise, when you say mean things in anger, you’ll leave a scar.”

Çocuğun son çiviyi söktüğü gün, babası ona “İyi yaptın, oğlum. Fakat çitteki delikleri görebiliyor musun? Çit asla eskisi gibi olmayacak. Aynı şekilde öfkeyle kötü şeyler söylediğinde, yara izi bırakacaksın.”

Öfke Kontrolü isimli Türkçe İngilizce hikayemiz sona erdi. Bu hikayede hangi kelimeleri ve zaman çekimlerini bilmiyordun? Şimdi onları öğrenme ve pratik yapma zamanı!

Efektif bir şekilde İngilizce çalışmak istersen, hemen yan tarafta yer alan formu doldurabilirsin. 

ingilizce kısa hikayeler ve türkçeleri

İngilizce Kısa Hikayeler: The Miser and His Gold

There once was an old miser who lived in a house with a garden. The old miser used to hide all his gold coins under stones in his garden. 

Bir zamanlar bahçeli bir evde yaşayan yaşlı bir cimri varmış. Yaşlı cimri tüm altın paralarını bahçesindeki taşların altına saklarmış.

Every night, before he went to bed, the miser went out into his garden to count his coins. He continued the same routine every day, but he never spent a single, golden coin.

Her gece yatağa gitmeden önce, cimri paralarını saymak için bahçesine çıkarmış. Her gün aynı rutine devam etmiş ama asla tek bir altın para harcamamış.

One day, a thief saw the old miser hiding his coins. Once the old miser went back into his house, the thief went to the hiding place and took all the gold.

Bir gün, bir hırsız yaşlı cimrinin paralarını sakladığını görmüş. Yaşlı cimri evine geri döndüğünde, hırsız saklama yerine gitmiş ve tüm altınları almış.

The following day, as the old man came out to count his coins, he found they were gone and started wailing loudly. His neighbor heard the cries and came running, asking what had happened. Upon learning what had occurred, the neighbor asked, “Why didn’t you just save the money inside your house where it would’ve been safe?”

Ertesi gün, yaşlı adam paralarını saymak için dışarı çıktığında, paralarının gittiğini fark etmiş ve yüksek sesle ağlamaya başlamış. Ağlamasını duyan komşusu koşarak gemiş ve ne olduğunu sormuş. Neler olduğunu öğrenen komşu, “Neden paranı evinde, daha güvende olacağı yerde saklamadın?” diye sormuş.

The neighbor continued, “Having it inside the house would make it easier to access when you need to buy something.” “Buy something?” answered the miser, “I was never going to spend my gold.”

Komşu devam etmiş, “Evin içinde olması bir şeyler alman gerektiğinde erişmeni de kolaylaştırırdı.” “Bir şeyler almak?” diye yanıtladı cimri, “Altınlarımı asla harcamayacaktım.”

When hearing this, the neighbor picked up a stone and threw it. Then, he said, “If that’s the case, then save the stone. It’s as worthless as the gold you’ve lost.”

Bunu duyan komşu yerden bir taş alıp fırlatmış. Ardından, “ Eğer durum buysa, o zaman taşı biriktir. Kaybettiğin altın kadar değersiz.” demiş.

Öfke kontrolü isimli kısa İngilizce hikayemiz sona erdi. İngilizce Türkçe hikayeler İngilizceni geliştirmek için harika bir yol. Daha fazlasını istersen, Open English İngilizce öğrenme platformuna şimdi kaydol! 

Kısa İngilizce Hikayeler: The Boy Who Cried Wolf

Once, there was a boy who became bored when he watched over the village sheep grazing on the hillside. To entertain himself, he sang out, “Wolf! Wolf! The wolf is chasing the sheep!”

Bir zamanlar, tepede otlayan koyunlara bakarken canı sıkılan bir erkek çocuk varmış. Kendini eğlendirmek için “Kurt! Kurt! Kurt koyunu kovalıyor!” diye bağırmış.

When the villagers heard the cry, they came running up the hill to drive the wolf away. But, when they arrived, they saw no wolf. The boy was amused when seeing their angry faces.

Köylüler çığlığı duyunca kurdu kovmak için tepeye gelmiş. Fakat vardıklarında kurt görmemişler. Erkek çocuk onların sinirli suratlarıyla eğlenmiş.

“Don’t scream wolf, boy,” warned the villagers, “when there is no wolf!” They angrily went back down the hill.

“Kurt diye bağırma, çocuk!” diye uyardı köylüler, “Kurt yokken!”. Sinirli bir şekilde tepeden geri aşağı indiler.

Later, the shepherd boy cried out once again, “Wolf! Wolf! The wolf is chasing the sheep!” To his amusement, he looked on as the villagers came running up the hill to scare the wolf away.

Daha sonra, çoban çocuk bir kez daha bağırmış, “Kurt! Kurt! Kurt koyunu kovalıyor!” Eğlence için, köylüler kurdu korkutmak için tepeye doğru koşarken onları izledi.

As they saw there was no wolf, they said strictly, “Save your frightened cry for when there really is a wolf! Don’t cry ‘wolf’ when there is no wolf!” But the boy grinned at their words while they walked grumbling down the hill once more.

Kurt olmadığını gördükleri anda, sert bir şekilde “Korku dolu çığlığını gerçekten bir kurt olması için sakla! Kurt yokken ‘kurt’ diye haykırma!” dediler. Fakat onlar sinirle tepeden tekrar aşağı inerken çocuk onların sözlerine sırıttı.

Later, the boy saw a real wolf sneaking around his flock. Alarmed, he jumped on his feet and cried out as loud as he could, “Wolf! Wolf!” But the villagers thought he was fooling them again, and so they didn’t come to help.

Daha sonra, çocuk sürüsünün etrafında gizlice dolaşan gerçek bir kurt gördü. Panikle ayağa fırladı ve yapabildiği en yüksek sesle bağırdı, “Kurt! Kurt!”. Fakat köylüler onun yine dalga geçtiğini sandılar ve yardıma gelmediler.

At sunset, the villagers went looking for the boy who hadn’t returned with their sheep. When they went up the hill, they found him weeping.

Gün batarken, köylüler koyunlarını geri getirmemiş olan çocuğa bakmaya gittiler. Tepeye çıktıklarında, onu ağlarken buldular.

“There really was a wolf here! The flock is gone! I cried out, ‘Wolf!’ but you didn’t come,” he wailed.

“Gerçekten bir kurt vardı! Tüm sürü gitti! Kurt diye çığlık attım ama siz gelmediniz.” diye ağladı.

An old man went to comfort the boy. As he put his arm around him, he said, “Nobody believes a liar, even when he is telling the truth!”

Yaşlı bir adam çocuğu teselli etmiş. Kolunu omzunu atıp, “Kimse bir yalancıya inanmaz, doğruyu söylediği halde!” demiş.

Yalancı çoban hikayesini hepimiz biliyoruz. Anonim hikayenin tarihi çok eski. Reading yeteneğini geliştirmen için harika bir İngilizce kısa hikaye. Şimdi bu hikayedeki bilmediğin kelimelere çalışma zamanı…

Unutma, İngilizceni geliştirmenin en kolay yolu her fırsatta İngilizce kullanmaya çalışmak… Daha fazla okuma yapmak, interaktif videolarla çalışmak, telaffuzunu geliştirmek ve ana dili İngilizce olan eğitmenlerle İngilizce konuşma dersleri yapmak istersen; Open English’te bunların hepsi seni bekliyoruz! 

Share

Yorumlar


    SEDAT dedi ki:

    ACTUALLY, SUCH STORIES ARE VERY EDUCATIONAL AND INFORMATIVE. ENDLESS THANKS TO EVERYONE WHO CONTRIBUTED

Yorum yazabilirsin

*Üye olmaya gerek yoktur.





Gelecekteki yorumlarım için bilgilerimi kaydet.