
İngilizcede Arkadaşlıklarla İlgili 20 İngilizce Deyim
Ağustos 13, 2023
Günümüzün hızla değişen dünyasında, teknolojinin büyülü dünyası içerisinde sık sık kaybolduğumuz bir gerçek. Ama, teknolojinin getirdiği bu modern çağda bile insan bağları, insan deneyiminin en dokunaklı ve anlamlı yönlerinden birini oluşturmaya devam ediyor. İşte bu bağlardan en güçlü olanlarından biri de, arkadaşlık ilişkileri. Arkadaşlıklar, hayatımıza renk, anlam ve destek katan özgün bağlardır. Herkesin yaşamında en az bir kez çok yakın arkadaş deneyimi olmuştur. Bu yüzden arkadaşlık deyince akla ilk gelen şey samimiyet diyebiliriz rahatlıkla. Bu samimiyeti kuabilmek için de çoğu zaman konuşmak gerekir.
Yabancı arkadaşlar edinmek yabancı dil öğrenmenin en güzel yolu. Yabancı biriyle yapacağın konuşmaların kısa ve yüzeysel olacağını düşünüp onlarla arkadaş olamam diyorsan, deme dur!
Farklı kültürlerden gelen insanlarla bağ kurmak, dil engellerini aşarak derin ve anlamlı ilişkiler oluşturmak paha biçilmez bir şey. Ama herkes bu ağı oluşturacak yeterli bağa sahip değil. İşte burada Open English devreye giriyor! Open English, İngilizceyi etkili ve güvenilir bir şekilde öğrenmeni sağlayarak, dünyanın dört bir yanından yeni arkadaşlar edinmene yardımcı olur.
Open English ile iletişim becerilerini geliştirirken, aynı zamanda kültürel farklılıkları anlama yeteneğini de artırabilirsin. Bu da sana, farklı ülkelerden gelen insanlarla daha anlamlı ve derin bağlar kurma fırsatı sunar. Open English öğrenim sürecin boyunca, etkileşimli dersler ve deneyimli öğretmenlerle dil yeteneklerini geliştirmeni sağlarken, küresel bir arkadaş ağı oluşturmana da olanak tanır.
Sen de Open English ile İngilizce öğrenme yolculuğunu başlat ve dünya genelinde arkadaşlıkların kapılarını arala!
Daha fazla bilgi veya kayıt işlemleri için sayfanın kenarında bulunan formu doldurman yeterli!
O zaman biz de bu yazıda, İngilizcede arkadaşlık kurmaya dair deneyimi anlatan bazı özel deyimlere odaklanacağız.
İngilizcede Arkadaşlıkla İlgili Deyimler
1. A shoulder to cry on (Omzunda ağlayabileceğin biri):
When my dog passed away, Sarah was a real shoulder to cry on for me. ( Köpeğim vefat ettiğinde, Sarah gerçekten omzumda ağlayabileceğim bir arkadaşım oldu.)
2. Birds of a feather flock together (Benzer kişiler benzer kişileri çeker):
In the art class, they quickly became friends; birds of a feather flock together. (Sanat sınıfında hızlıca arkadaş oldular; biliyorsunuz, benzer kişiler benzer kişileri çeker.)
3. Two peas in a pod (Birbirine benzeyen iki bezelye):
Emma and Mia are like two peas in a pod, always dressing alike and sharing the same interests. (Emma ve Mia birbirine benzeyen iki bezelye gibi, her zaman aynı şekilde giyiniyorlar ve aynı ilgi alanlarını paylaşıyorlar.)
4. Buddy up (İşbirliği yapmak):
Let’s buddy up for the project; working together will be more fun. (Proje için işbirliği yapalım; birlikte çalışmak daha eğlenceli olacak.)
5. Hit it off (Hemen anlaşmak):
At the party, they hit it off and spent the whole evening chatting. (Partide hemen anlaştılar ve tüm akşam sohbet ederek geçirdiler.)
6. In the same boat (Aynı gemide):
With all the exams coming up, we’re all in the same boat. (Tüm sınavlar yaklaşıyor, hepimiz aynı gemideyiz.)
7. Kindred spirits (Benzer ruhlar):
As soon as they met, they realized they were kindred spirits with a shared love for adventure. (Birbirleriyle tanışır tanışmaz, macera tutkusunu paylaşan benzer ruhlara sahip olduklarını fark ettiler.)
8. A friend in need is a friend indeed (Zorda dost, gerçekten dosttur):
When I lost my job, Jane was there to help me find new opportunities. A friend in need is a friend indeed. (İşimi kaybettiğimde, Jane yeni fırsatlar bulmam için yardımcı oldu. Zorda dost, gerçekten dosttur.)
İngilizce konuşmak için yan taraftaki formu doldurabilirsin.
9. Through thick and thin (İyi günde kötü günde):
We’ve been friends since childhood, and we’ve supported each other through thick and thin. (Çocukluktan beri arkadaşız ve iyi günde kötü günde birbirimize destek olduk.)
10. Ride or die (Sonsuz destek):
They’re true ride or die friends; they’ve been through so much together and always have each other’s backs. (Onlar gerçekten sonsuz destek olan arkadaşlar; birlikte çok şey yaşadılar ve her zaman birbirlerinin arkasında durdular.)
11. In someone’s good books (Birinin gözdesi olmak):
After helping her with the project, I’m definitely in the boss’s good books now. (Projede ona yardım ettikten sonra, şimdi kesinlikle patronun gözdesiyim.)
12. Chalk and cheese (Tuzla buz):
They’re like chalk and cheese; one loves the outdoors, the other prefers staying indoors. (Onlar tuzla buz gibi; biri dışarıda vakit geçirmeyi severken, diğeri içeride kalmayı tercih ediyor.)
13. Blood is thicker than water (Kan bağı sudan daha kalındır):
Even though they argue a lot, they’ll always support each other. Blood is thicker than water. ( Çok tartışsalar da, her zaman birbirlerini destekleyecekler. Kan bağı sudan daha kalındır.)
14. To have someone’s back (Birinin arkasında durmak):
I’ll always have your back, no matter what challenges you face. ( Ne tür zorluklarla karşılaşırsanız karşılaşın, her zaman arkadaşınızın arkasında duracağım.)
Efektif bir şekilde İngilizce çalışmak için hemen yan taraftaki formu doldurabilirsin.
15. Cross someone’s path (Birinin yoluyla kesişmek):
I never expected our paths to cross at the conference, but I’m glad they did. (Konferansta yolumuzun kesişeceğini asla beklemezdim, ama böyle olduğuna sevindim.)
16. To see eye to eye (Aynı fikirde olmak):
We don’t always see eye to eye on every topic, but our friendship is strong. (Her konuda her zaman aynı fikirde değiliz, ama dostluğumuz güçlü.)
17. To be on the same wavelength (Aynı dalgada olmak):
Whenever we brainstorm ideas, we’re always on the same wavelength. (Fikirler üzerine beyin fırtınası yaptığımızda, her zaman aynı dalgadayız.)
18. To go way back (Çok eskiye dayanmak):
John and I go way back; we’ve known each other since kindergarten. (John ve ben çok eskiye dayanıyoruz; birbirimizi okul öncesi dönemden beri tanıyoruz.)
19. To be cut from the same cloth (Aynı kumaştan kesilmiş olmak):
They both have a great sense of humor and love traveling; they’re cut from the same cloth. (İkisinin de harika bir mizah anlayışı var ve seyahat etmeyi seviyorlar; kesinlikle aynı kumaştan kesilmişler.)
20. To be thick as thieves (Hırsızlar gibi kalın olmak):
Bu deyim, iki insanın çok yakın ve sıkı arkadaş olduklarını ifade eder. Birlikte sıkı bir bağa sahip olma durumunu belirtir.
They’re always together, laughing and sharing secrets; they’re thick as thieves. (Onlar her zaman birlikte, gülerken ve sırlarını paylaşırken; hırsızlar gibi kalınlar.)
Online İngilizce kursumuzla alakalı detaylı bilgi için yan tarafta yer alan formu doldurabilirsin.