
Çinceden Gelen İngilizce Kelimeler
Aralık 21, 2023
Dil, insanların iletişim kurmak için kullandığı en temel araçlardan biridir. İlginçtir ki, dünya dilleri arasında derin köklere sahip olan kelimeler, zaman içinde farklı kültürler arasındaki etkileşimlerle şekillenmiştir. Bu etkileşimler, özellikle Çinceden İngilizceye geçen kelimelerde açık bir şekilde görülebilir.
Bu blog yazısında İngilizcede yaygın olarak kullanılan ve aslen Çinceden gelen 5 kelimeden bahsedeceğiz. Bu kelimeler, aslında daha büyük bir hikayenin parçaları. Bütün bu bağlantılardan yola çıkarak İngilizcenin zenginliğini, tarihini ve kültürel çeşitliliğini görmek mümkün.
İngilizceye Çinceden Geçen Kelimeler
Tea (Çay)
“Tea” kelimesi, Çincede “茶 (chá)” olarak söylenir ve dünyanın pek çok diline bu şekilde geçmiştir.
Anlamı: Bitki yapraklarından elde edilen sıcak içecek.
“Would you like some tea?” (Bir fincan çay ister misiniz?)
“She enjoys drinking herbal tea in the evenings.” (Akşamları bitki çayı içmekten hoşlanır.)
“Tea is a popular beverage worldwide.” (Çay, dünya çapında popüler bir içecektir.)
“They always serve tea with biscuits.” (Onlar her zaman çayın yanında bisküvi servis ederler.)
Ketchup (Ketçap)
“Ketchup” kelimesi, Çince “茄汁 (qiézhī)” kelimesinden türemiştir.
Anlamı: Domates bazlı bir sos.
“Could you pass the ketchup, please?” (Ketçabı uzatabilir misiniz, lütfen?)
He puts ketchup on almost everything he eats.” (Yediği hemen her şeyin üzerine ketçap koyar.)
“Ketchup is commonly used as a condiment for fries.” (Ketçap genellikle patates kızartmaları için sos olarak kullanılır.)
“I prefer mustard over ketchup on my hot dog.” (Sıcak köfte sandviçimde ketçap yerine hardalı tercih ederim.)
Typhoon (Tayfun)
“Typhoon” kelimesi, Çince “台风 (táifēng)” kelimesinden gelir.
Anlamı: Şiddetli tropikal siklon veya fırtına.
“The typhoon caused massive destruction in the coastal areas.” (Tayfun, kıyı bölgelerinde büyük yıkıma neden oldu.)
“Typhoons can have wind speeds of over 150 mph.” (Tayfunlar, saatte 150 milin üzerinde rüzgar hızlarına sahip olabilirler.)
“People were evacuated as the typhoon approached.” (Tayfun yaklaştıkça insanlar tahliye edildi.)
“The country has a typhoon warning system in place.” (Ülkede tayfun uyarı sistemi mevcut.)
Gung-ho
“Gung-ho” terimi, Çince “工合 (gōnghé)” ifadesinden türetilmiştir.
Anlamı: Coşkulu, istekli ve motive olmuş.
“The team was gung-ho about the new project.” (Ekip, yeni proje konusunda çok istekliydi.)
“He approached the challenge with a gung-ho attitude.” (Zorluğa gung-ho bir
tutumla yaklaştı.)
“Their gung-ho spirit led to success.” (Onların gung-ho ruhu başarıya yol açtı.)
“She was gung-ho to start her own business.” (Kendi işine başlamak için çok istekliydi.)
Feng Shui (Feng Shui)
“Feng Shui” terimi, Çince “风水 (fēngshuǐ)” kelimesinden gelir.
Anlamı: Bir alanın düzenlenmesiyle enerji akışını iyileştirmeye dayanan Çin geleneksel uygulaması.
“They consulted a Feng Shui expert before designing their new home.” (Yeni evlerini tasarlarken bir Feng Shui uzmanına danıştılar.)
“Feng Shui principles focus on harmony and balance.” -> “Feng Shui prensipleri uyum ve dengeye odaklanır.”
“She rearranged the furniture according to Feng Shui guidelines.” -> “Mobilyaları Feng Shui yönergelerine göre yeniden düzenledi.”
“The garden layout was based on Feng Shui principles.” -> “Bahçe düzeni Feng Shui prensiplerine göre yapıldı.”
Kowtow
“Kowtow” terimi, Çince “磕头 (kētóu)” kelimesinden gelir.
Anlamı: Bu terim, büyük bir saygı ve boyun eğme göstermek anlamına gelir. Özellikle Çin kültüründe, otoriteye veya büyüklerine karşı saygının ifadesi olarak kullanılır.
“He refused to kowtow to the unreasonable demands.” (O, mantıksız taleplere boyun eğmeyi reddetti.)
“In some cultures, kowtowing is a sign of utmost respect.” (Bazı kültürlerde, kowtow yapmak en yüksek saygının bir göstergesidir.)
“The tradition of kowtowing to the emperor was deeply ingrained.” (İmparatora kowtow yapma geleneği derin köklere sahipti.)
“Kowtowing was seen as a gesture of submission in ancient times.” (Eski zamanlarda kowtow yapmak, teslimiyetin bir işareti olarak görülüyordu.)
Junk
“Junk” terimi, Çince “軍 (jūn)” kelimesinden türetilmiştir ve aslen bir tür Çin gemisini ifade eder.
Anlamı: Günümüzde ise bu terim, değersiz veya gereksiz şeyleri ifade etmek için kullanılır.
“I need to clean out the garage, it’s full of junk.” (Garajı temizlemem gerekiyor, çöp dolu.)
“They disposed of all the household junk before moving.” (Taşınmadan önce evdeki tüm gereksiz şeyleri attılar.)
“His room was cluttered with junk from various projects.” (Odası, çeşitli projelerden gelen gereksiz eşyalarla dağınıktı.)
“The attic was full of old furniture and other junk.” (Çatı katı eski mobilyalar ve diğer gereksiz eşyalarla doluydu.)
Kung Fu
“Kung Fu” terimi, aslen Çince “功夫 (gōngfu)” kelimesinden gelir.
Anlamı: Bu kelime, Çin dövüş sanatlarını ifade ederken, genellikle fiziksel beceri veya yetenek anlamında da kullanılır.
“She has been studying Kung Fu for years.” (Yıllardır Kung Fu çalışıyor.)
“Kung Fu requires discipline and dedication.” (Kung Fu disiplin ve özveri gerektirir.)
“The school teaches a variety of Kung Fu styles.” (Okul çeşitli Kung Fu tarzlarını öğretiyor.)
“He admires the philosophy behind Kung Fu.” (Kung Fu’nun felsefesini takdir ediyor.)
İngilizce konuşma yeteneğini ilerletmek istersen, yan taraftaki formu doldurarak ilk adımı atabilirsin.
Chopstick
“Chopstick” terimi, Çince “筷子 (kuàizi)” kelimesinden türetilmiştir.
Anlamı: Bu kelime, yemek yemek için kullanılan geleneksel Çin kaşıklarını ifade eder.
“I prefer eating sushi with chopsticks.” (Sushi’yi çubuklarla yemeyi tercih ederim.)
“She’s skilled at using chopsticks.” (Çubukları kullanmada yeteneklidir.)
“Chopsticks are commonly used in Asian countries.” (Çubuklar, Asya ülkelerinde yaygın olarak kullanılır.)
“Learning how to use chopsticks takes practice.” (Çubukları nasıl kullanacağını öğrenmek alıştırma gerektirir.)
Silk (ipek)
“Silk” kelimesi, Çince “丝绸 (sīchóu)” kelimesinden türetilmiştir.
Anlamı: İpek kumaşını ifade eder ve Çin’in tarihî ticaret ürünlerinden biridir.
“She wore a beautiful dress made of silk.” (O, ipekten yapılmış güzel bir elbise giydi.)
“Silk is known for its smooth and luxurious texture.” (İpek, pürüzsüz ve lüks dokusuyla tanınır.)
“They traded silk along the ancient Silk Road.” (Eski İpek Yolu boyunca ipek ticareti yapıyorlardı.)
“The curtains were made from the finest silk.” (Perdeler en kaliteli ipekten yapılmıştı.)
Loot
“Loot” terimi, Çince “劫 (jié)” kelimesinden gelir.
Anlamı:Başlangıçta bir savaş sırasında ele geçirilen ya da çalınan eşyaları ifade eder.
“The thieves looted the museum and stole valuable artifacts.” (Hırsızlar müzeyi yağmaladı ve değerli eserleri çaldı.)
“During the riot, shops were looted and set on fire.” (Ayaklanma sırasında dükkanlar yağmalandı ve ateşe verildi.)
“The pirates looted the ship for treasure.” (Korsanlar hazine için gemiyi yağmaladılar.)
“People were arrested for looting during the chaos.” (Kaostan dolayı yağma yapmaktan insanlar tutuklandı.)
Jasmine
“Jasmine” kelimesi, Çince “茉莉 (mòlì)” kelimesinden türetilmiştir ve aslen bir çiçeği ifade eder.
Anlamı: Genellikle hoş kokulu çiçekleri tanımlamak için kullanılır.
“The garden was filled with the fragrance of jasmine flowers.” (Bahçe, yasemin çiçeklerinin kokusuyla doluydu.)
“She loves the scent of jasmine in perfumes.” (Parfümlerdeki yasemin kokusunu sever.)
“Jasmine tea is known for its calming effects.” (Yasemin çayı, sakinleştirici etkileriyle tanınır.)
“They planted jasmine along the pathways.” (Yollar boyunca yasemin diktiler.)
Ginseng
“Ginseng” terimi, Çince “人参 (rénsēn)” kelimesinden türetilmiştir ve genellikle Asya’ya özgü bir bitki olan ginseng kökünü ifade eder. Bu bitkinin sağlık faydaları olduğuna inanılır.
“Some people drink ginseng tea for its supposed health benefits.” (Bazı insanlar, iddia edilen sağlık faydaları için ginseng çayı içerler.)
“Ginseng is believed to have medicinal properties.” (Ginsengin tıbbi özelliklere sahip olduğuna inanılır.)
“They use ginseng in traditional medicine.” (Ginsengi geleneksel tıpta kullanıyorlar.)
“Ginseng root is a common ingredient in herbal remedies.” (Ginseng kökü, bitkisel çözümlerde yaygın bir içeriğe sahiptir.)
Open English İle Dünyayı Keşfetmeye Başla!
Hayal gücünü özgür bırakmanın zamanı geldi. Open English ile dil öğrenmek daha eğlenceli ve interaktif hale geliyor. Dünyanın her yerinden öğretmenlerle bağlantı kurma fırsatına sahip olmak için sadece bir tık uzaklıktasın.
Öğrenme sürecini senin için özelleştiriyoruz. Kişiselleştirilmiş ders planları, sana en uygun İngilizce öğrenme yolunu sunuyor. İster işte, ister evde, istediğiniz zaman öğrenmeye başlayabilirsin. Zaman senin kontrolünde!.
Hedeflerini Open English ile gerçekleştir. Biliyorsun ki, yabancı dil öğrenmek, yeni bir dünya kapısını aralıyor. Başarıya giden yolda sana rehberlik etmek için buradayız. Open English ile bugün başla, yarının fırsatlarını yakala!