
İngilizcede Farkları Ne: In the end vs. At the end
Şubat 10, 2025
Günlük İngilizce konuşmalarında sıkça karşılaştığımız “In the end” ve “At the end” ifadeleri, ilk bakışta birbirine benziyor olabilir. Ancak, bu iki deyim arasındaki ince çizgiyi anlamak iletişimimizi daha etkili hale getirmemize yardımcı olabilir. Bu yazıda iki ifade arasındaki temel farkları, biraz daha geniş bir bakış açısıyla anlatacağız.
1. “In the End”: Nihayetinde
“In the end,” ifadesi, bir olayın veya sürecin sonunda ortaya çıkan sonucu vurgular. Bu ifade, bir hikayenin kritik bir noktasına gelindiğinde veya bir çabanın ardından elde edilen neticeyi anlatmak için kullanılır. Daha samimi bir ifadeyle, bu deyim, hayatın karmaşıklıkları içinde karşılaşılan zorlukları aşmanın ve nihayetinde bir hedefe ulaşmanın duygusal yönlerini ifade eder.
Örnek: “We faced numerous setbacks and challenges, but in the end, our determination prevailed, and we celebrated our success together.” (Birçok engelle karşılaştık ve zorluklarla yüzleştik, ama sonunda kararlılığımız galip geldi ve başarımızı birlikte kutladık.)
Daha fazla örnek inceleyelim:
- In the end, everything will be okay. (Sonunda, her şey iyi olacak.)
- We faced many challenges, but in the end, we overcame them. (Birçok zorlukla karşılaştık, ama sonunda onların üstesinden geldik.)
- She wasn’t sure about the decision, but in the end, she followed her instincts. (Karar konusunda emin değildi, ama sonunda içgüdülerini takip etti.)
- The journey was long and tiring, but in the end, it was worth it. (Yolculuk uzun ve yorucuydu, ama sonunda buna değdi.)
- They argued for hours, but in the end, they reached a compromise. (Saatlerce tartıştılar, ama sonunda bir uzlaşmaya vardılar.)
- In the end, it’s your decision to make. (Sonunda, bu senin vereceğin bir karar.)
- The project faced numerous setbacks, but in the end, it was a success. (Proje birçok aksaklıkla karşılaştı, ama sonunda bir başarıydı.)
- He worked hard throughout the year, and in the end, he achieved his goals. (Bütün yıl boyunca sıkı çalıştı ve sonunda hedeflerine ulaştı.)
- The exam was challenging, but in the end, I passed. (Sınav zorlayıcıydı, ama sonunda geçtim.)
- They faced criticism for their choices, but in the end, they stood by them. (Seçimleri için eleştirilere maruz kaldılar, ama sonunda onlara sadık kaldılar.)
Online İngilizce platformumuza katılmak istersen hemen bu sayfada yer alan formu doldurarak ilk adımı atabilirsin.
2. “At the End”: Son Noktada veya Bitişte
Diğer yandan, “At the end” ifadesi, genellikle bir fiziksel konumu veya bir sürecin tamamlandığı noktayı belirtir. Bu ifade, bir yolda, bir zaman çizgisinde veya herhangi bir süreçteki bitiş noktasını açıklamak için kullanılır. Samimiyetle ifade edildiğinde, bu deyim, bir maceranın sonunda veya bir zaman diliminin tamamlanmasında hissedilen duyguları yansıtabilir.
Örnek: “Walking through the old town, we discovered hidden gems at every turn, and at the end, we found ourselves in a cozy café enjoying local delicacies.”(Eski kasabanın içinden yürürken, her köşede gizli güzellikleri keşfettik ve sonunda kendimizi yerel lezzetlerin tadını çıkarırken sıcak bir kafede bulduk.)
Daha fazla örnek inceleyelim:
- We walked through the forest, and at the end of the trail, we found a beautiful waterfall. (Ormanın içinden yürüdük ve yolun sonunda güzel bir şelale bulduk.)
- He studied hard all semester, and at the end, he aced the final exams. (Bütün dönem boyunca sıkı çalıştı ve dönemin sonunda final sınavlarını geçti.)
- At the end of the movie, the mystery was finally revealed. (Filmim sonunda, gizem nihayet ortaya çıktı.)
- We explored the ancient ruins, and at the end of our journey, we discovered a hidden chamber. (Antik kalıntıları keşfettik ve yolculuğumuzun sonunda gizli bir odanın olduğunu keşfettik.)
- She had doubts about the decision, but at the end, she followed her heart. (Karar konusunda şüpheleri vardı, ama sonunda kalbini takip etti.)
- At the end of the street, there’s a charming little bookstore. (Sokak sonunda, sevimli bir küçük kitapçı bulunmaktadır.)
- We faced challenges during the project, but at the end, we delivered a successful outcome. (Proje boyunca zorluklarla karşılaştık, ama sonunda başarılı bir sonuç ortaya koyduk.)
- They started as strangers, but at the end of the trip, they became close friends. (Yabancı olarak başladılar, ama seyahatin sonunda yakın arkadaş oldular.)
- At the end of the play, the audience gave a standing ovation to the performers. (Oyunun sonunda, seyirciler performansı ayakta alkışladılar.)
- We planted flowers along the garden path, and at the end, there’s a beautiful gazebo. (Bahçe yolunun kenarına çiçekler dikdik ve yolun sonunda güzel bir çardak bulunmaktadır.)
3. İki Deyim Arasındaki Fark: Örnek Cümlelerle Anlatım
- “Our road trip was filled with unexpected twists, but in the end, those detours led us to breathtaking landscapes we would have never discovered.”
Yolculuğumuzda beklenmedik dönemeçlerle doluydu, ama sonunda bu sapmalar bizi keşfemeyeceğimiz nefes kesici manzaralara götürdü.
- “At the end of the movie, the characters’ journeys intertwined, and in the end, it left us with a profound sense of closure.”
Film sonunda karakterlerin yolculukları iç içe geçti ve sonunda bize derin bir kapanış duygusu bıraktı.
İlkinde daha soyut bir anlam saklıyken diğerinde fiziksel bir sonuca ermekten bahsediliyor.
İngilizceni geliştirmek ister misin? Hemen bu sayfada yer alan formu doldur ve İngilizce çalışmaya hızlıca başla.