
İngilizce Popüler Kısaltmalar Listesi (Acronyms)
Şubat 7, 2024
İnsanlar arasında iletişim, dilin evrensel bir gücüdür. Ama artık günümüzde, özellikle dijital çağın hızlı temposunda, dilin kendisi de kırpılarak daha hızlı ve etkili bir şekilde iletişim kurmamızı sağlıyor. Bu durum da ortaya bir dizi kısaltma sözcük çıkarıp dili kısaltırken aslında daha da zenginleşiyor. İngilizcedeki popüler kısaltmalar, bir mesajın anlamını sıkıştırıp hızlandırarak, online sohbetlerden iş iletişimine kadar her alanda kendine yer buluyor.
Bu yazıda, günlük konuşmalarda ve yazışmalarda sıkça karşımıza çıkan, ancak çoğu zaman hikayesi pek bilinmeyen İngilizce kısaltmalarının gizemli dünyasına bir bakış atacağız. Her bir kısaltmanın arkasında yatan anlamları keşfedeceğiz. Hazır olun, çünkü kelimelerin ardındaki bu küçük gizemleri çözerken eğlenceli bir dil yolculuğuna çıkacağız!
Dilini Geliştir, Dünya ile Bağlantı Kur!
Open English, dil geliştirmek ve küresel bir iletişim ağına katılmak için tasarlanmış esnek bir dil kursudur. Programlar, senin için en uygun olan zamanda ders almana olanak tanır, böylece İngilizce öğrenme sürecini kendi tempo ve programına göre şekillendirebilirsin.
Uzman eğitmen kadrosu, dilini ileri seviyelere taşımana yardımcı olacak pratik ve etkili öğrenme yöntemlerini sunar. Bireysel derslerle kişiselleştirilmiş içeriklerle tanışıp ve gerçek zamanlı geri bildirimlerle hızla ilerleme kaydedebileceksin.
Open English, sadece dil öğrenme değil, aynı zamanda kültürel bağlantılar kurma fırsatı sunar. Dünya çapında öğrencilerle etkileşimde bulunup uluslararası bir perspektife sahip olabilirsin.
Dil öğrenimi, Open English ile sadece bir hedef değil, aynı zamanda keyifli bir macera da! Başlamak için bugün kaydol ve dilini geliştirirken dünya ile bağlantı kurmanın ayrıcalığını yaşa!
İngilizce Popüler Kısaltmalar
IDK: I Don’t Know (Bilmiyorum)
- “IDK where she went after the party.” (Partiden sonra nereye gittiğini bilmiyorum.)
FYI: For Your Information (Bilginize)
- “I just wanted to let you know, FYI, the meeting has been rescheduled for tomorrow.” (“Sadece bilmeni istedim, bilginize, toplantı yarına ertelendi.”)
DIY: Do It Yourself (Kendin Yap)
- “We decided to DIY the home decor instead of hiring a professional.” (Ev dekorasyonunu profesyonel birini tutmak yerine kendimiz yapmaya karar verdik.)
ASAP: As Soon As Possible (Mümkün Olan En Kısa Sürede)
- Example: “We need those reports ASAP to meet the deadline.” (O raporlara mümkün olan en kısa sürede ihtiyacımız var, dediğimiz tarihe yetişmek için.)
VIP: Very Important Person (Çok Önemli Kişi)
- “The event is invite-only for VIP guests.Etkinlik sadece VIP konuklar için davetlidir.”
BRB: Be Right Back (Hemen Döneceğim)
- “I’ll BRB, just need to grab a cup of coffee.” (Hemen döneceğim, sadece bir fincan kahve almalıyım.)
IMO/IMHO: In My Opinion/In My Humble Opinion (Benim Görüşüme Göre/Benim Mütevazı Görüşüme Göre)
- “IMO, the new policy is a step in the right direction.” (Benim görüşüme göre, yeni politika doğru bir adım atmıştır.)
OMG: Oh My God (Aman Tanrım)
- “OMG, I can’t believe we won the contest!” (Aman Tanrım, yarışmayı kazandığımıza inanamıyorum!)
LOL: Laugh Out Loud (Yüksek Sesle Gülmek)
- “Her funny stories always make me LOL, even when I’m alone.” (Onun komik hikayeleri her zaman beni yüksek sesle güldürür, hatta yalnızken bile.)
TBH: To Be Honest (Dürüst Olmak Gerekirse)
- “TBH, I wasn’t impressed with the movie. It didn’t live up to the hype.” (Dürüst olmak gerekirse, film beni etkilemedi. Beklentilere uymadı.)
TTYL: Talk To You Later (Sonra Konuşuruz)
- “I have to go now, TTYL!” (“Şimdi gitmeliyim, sonra konuşuruz!”)
AFAIK: As Far As I Know (Bildiğim Kadarıyla)
- “AFAIK, the meeting is still scheduled for 3 PM.” (Bildiğim kadarıyla, toplantı hala 3’te planlanmış durumda.)
ETA: Estimated Time of Arrival (Tahmini Varış Zamanı)
- “Our ETA at the airport is 3 PM; we should have enough time for check-in.” (Havaalanındaki tahmini varış zamanımız 15.00; check-in için yeterli zamanımız olmalı.)
JPEG: Joint Photographic Experts Group (Ortak Fotoğraf Uzmanları Grubu)
- “I saved the image in JPEG format for better quality.” (Resmi daha iyi kalitede tutmak için JPEG formatında kaydettim.)
GPS: Global Positioning System (Küresel Konumlandırma Sistemi)
- “Thanks to GPS, we can navigate unfamiliar places with ease.” (GPS sayesinde, bilmediğimiz yerlerde kolayca gezinebiliyoruz.)
AKA: Also Known As (Aynı Zamanda Bilinen Adıyla)
- “John Winston Ono Lennon, AKA John Lennon, was a legendary musician.” (John Winston Ono Lennon, yani John Lennon, efsanevi bir müzisyendi.)
BFF: Best Friends Forever (Daima En İyi Arkadaşlar)
- “She’s not just a friend; she’s my BFF.” (O sadece bir arkadaş değil; o benim daima en iyi arkadaşım.)
İngilizce konuşma yeteneğini geliştirmek için yan tarafta yer alan formu doldurarak ilk adımı atabilirsin.
BTW: By The Way (Bu Arada)
- “BTW, did you hear about the new project?” (Bu arada, yeni projeden haberdar oldun mu?)
SMH: Shaking My Head (Başımı Sallıyorum)
- “SMH, I can’t believe he did that. (Başımı sallıyorum, bunu yaptığına inanamıyorum.)
NBD: No Big Deal (Büyük Mesele Değil)
- “I forgot my lunch, but NBD, I’ll grab something later.” (Öğle yemeğimi unuttum, ama büyük mesele değil, sonra bir şeyler alırım.)
ICYMI: In Case You Missed It (Kaçırman durumunda)
- “ICYMI, there was a major announcement yesterday about the upcoming event.” (Kaçırdıysan eğer, dün önemli bir duyuru yapıldı, yaklaşan etkinlikle ilgili.)
FOMO: Fear Of Missing Out (Kaybetme Korkusu)
- “I decided to join the party because I had serious FOMO.” (Ciddi bir kaçırma korkusu yaşadığım için partiye katılmaya karar verdim.)
OOTD: Outfit Of The Day (Bugünün ombini)
- “She posts her OOTD on Instagram every morning.” (Her sabah Instagram’a OOTD’sini paylaşıyor.)
YOLO: You Only Live Once (Bir kere geliyorsun dünyaya)
- “I booked a spontaneous trip to Paris because YOLO.” (Paris’e spontane bir gezi rezervasyonu yaptım çünkü YOLO.)
NSFW: Not Safe For Work (İş İçin Uygun Değil)
- “I can’t open that link at the office; it’s NSFW content.” (Ofiste o bağlantıyı açamam; içeriği NSFW (ofis için uygun değil).