
İngilizce Fizik Terimleri ve Türkçe Karşılıkları
Nisan 2, 2023
İngilizce eğitim görenler veya okuduğu İngilizce makaleleri anlamak isteyenler, fizik terimleri ile ilgili sözlüğe ihtiyaç duyabilirler.
Bu yazımızda, basit İngilizce fizik terimlerine yer vereceğiz. Daha teknik fizik terimleri için teknik sözlerden yararlanabilir veya okuduğun makalelerdeki kelimelerin çevirisine bakmayı deneyebilirsin.
Türkçede tam karşılığı olmayan İngilizce terimler, çoğunlukla dilimize de olduğu gibi geçmiştir. Aşağıda yer alan terimleri inceleyerek sen de bu kelimelerin Türkçe karşılıkları ile ne kadar benzediğini fark edebilirsin.
İngilizce Fizik Terimleri
Acceleration: Hızlanma
Adhesion: Adezyon
Atom: Atom
Amper: Amper
Alternating current: Alternatif akım
Amplifier: Amplifikatör
Anion: Anyon
Antimatter: Antimadde
Baryon: Baryon
Boyle’s law: Boyle kanunu
Black hole: Kara delik
Cacion: Katyon
Centrifugal force: Merkezkaç kuvveti
Charge: Şarj
Convection: Konveksiyon
Current:
Energy: Enerji
Entropy: Entropi
Electromagnet: Elektro magnet
Force: Güç
Gravity: Yerçekimi
Kinetic energy: Kinetik enerji
Mass: Kütle
Momentum: Momentum
Potential energy: Potansiyel enerji
Power: Güç
Quantum mechanics: Kuantum mekaniği
Radiation: Radyasyon
Speed: Hız
Temperature: Derece
Time: Zaman
Velocity: Sürat
Vector: Vektör
Wave: Dalga
Work: İş
İngilizce Fizik Terimleri ile İlgili Alakalı Cümleler (Basit-Orta Seviye)
Bu bölümde basit ve orta seviye cümlelere yer vereceğiz. İngilizceye yeni başlayanlardansan, bu cümleleri kolaylıkla anlamaman çok normal, sakın kendini üzme!
Eğer sürekli İngilizce çalışıyorum ama bir türlü ne okuduğumu ne dinlediğimi anlayabiliyorum, çevirilerim de hep yanlış çıkıyor diyorsan; Open English kursları ile İngilizce seviyeni ilerletebilir, hem akıcı şekilde İngilizce konuşur hem de okuduğunu zorluk çekmeden anlarsın!
Deneyimli yabancı eğitmenler, interaktif içerikleri ve çok daha fazlasıyla Open English’de İngilizce öğrenme fırsatı seni bekliyor! Hemen iletişim formunu doldur, uzmanlarımız seninle iletişime geçsin!
The car’s velocity increased as it accelerated down the road.
(Yolda hızlandıkça arabanın hızı arttı.)
The ball’s trajectory was influenced by the force of gravity.
(Topun yörüngesi, yerçekimi kuvvetinden etkilendi.)
The light traveled through the air at a constant speed.
(Işık havada sabit bir hızla yol alır.)
The sound waves propagated through the medium, creating an audible frequency.
(Ses dalgaları ortam boyunca yayılarak işitilebilir bir frekans oluşturdu.)
The kinetic energy of the moving object was transferred to the stationary object upon impact.
(Hareket eden cismin kinetik enerjisi çarpma anında duran cisme aktarılır.)
The electric current flowed through the circuit, powering the device.
(Elektrik akımı cihaza güç vererek devreden aktı.)
The mass of the object determined its gravitational force and attraction to other masses.
(Nesnenin kütlesi, yerçekimi kuvvetini ve diğer kütlelere olan çekimini belirledi.)
The laws of thermodynamics governed the heat transfer between the objects in the system.
(Termodinamiğin yasaları, sistemdeki nesneler arasındaki ısı transferini yönetir.)
The magnetic field generated by the electromagnet affected the nearby metallic objects.
(Elektromıknatıs tarafından üretilen manyetik alan, yakındaki metal nesneleri etkiledi.)
The frequency and wavelength of the electromagnetic radiation determined its properties and interactions with matter.
(Elektromanyetik radyasyonun frekansı ve dalga boyu, özelliklerini ve madde ile etkileşimlerini belirledi.)
İngilizce Fizik Terimleri ile İlgili Cümleler (İleri Seviye)
Bu bölümde ileri seviye İngilizce gramer bilgisine sahipsen daha rahat anlayabileceğin cümlelere yer verdik. z.
Sana tavsiyemiz önce cümleleri kendi aklından çevirmen ve ardından cümlelerin çevirileriyle karşılaştırman olacak,;eğer hepsini doğru şekilde çevirebilmişsen sen bu dili çözmüşsün demektir! Bu şekilde efektif bir şekilde İngilizce fizik terimlerini öğrenebilir ve İngilizce çalışabilirsin.
The Schrödinger equation is a fundamental equation in quantum mechanics that describes how particles behave in certain physical systems.
Schrödinger denklemi, kuantum mekaniğinde parçacıkların belirli fiziksel sistemlerde nasıl davrandığını açıklayan temel bir denklemdir.
The Doppler effect is a phenomenon where the frequency of a wave appears to change as the source of the wave moves relative to the observer.
Doppler etkisi, dalganın kaynağı gözlemciye göre hareket ettikçe dalganın frekansının değiştiği bir olgudur.
The Higgs boson is a subatomic particle that gives mass to other particles, and was discovered at the Large Hadron Collider in 2012.
Higgs bozonu, diğer parçacıklara kütle veren atom altı bir parçacıktır ve 2012 yılında Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda keşfedilmiştir.
The second law of thermodynamics states that the total entropy of a closed system always increases over time.
Termodinamiğin ikinci yasası, kapalı bir sistemin toplam entropisinin her zaman zamanla arttığını belirtir.
The event horizon is the boundary around a black hole beyond which nothing, not even light, can escape.
Olay ufku, bir kara deliğin etrafındaki hiçbir şeyin, hatta ışığın bile kaçamayacağı sınırdır.
The uncertainty principle states that the more precisely the position of a particle is known, the less precisely its momentum can be known.
Belirsizlik ilkesi, bir parçacığın konumu ne kadar kesin olarak bilinirse, momentumunun o kadar az kesin olarak bilinebileceğini belirtir.
The principle of least action is a fundamental principle in physics that describes how systems evolve over time by minimizing a certain quantity called action.
En az eylem ilkesi, fizikte, sistemlerin eylem adı verilen belirli bir miktarı en aza indirerek zaman içinde nasıl geliştiğini açıklayan temel bir ilkedir.
The Lorentz transformation is a set of equations that describe how measurements of space and time change depending on the observer’s frame of reference.
Lorentz dönüşümü, uzay ve zaman ölçümlerinin gözlemcinin referans çerçevesine bağlı olarak nasıl değiştiğini açıklayan bir dizi denklemdir.
The strong force is a fundamental force that holds the nuclei of atoms together, and is mediated by particles called gluons.
Güçlü kuvvet, atomların çekirdeklerini bir arada tutan ve gluon adı verilen parçacıkların aracılık ettiği temel bir kuvvettir.
The photoelectric effect is a phenomenon where electrons are ejected from a metal surface when light is shone on it, and was explained by Albert Einstein’s theory of relativity.
Fotoelektrik etki, üzerine ışık tutulduğunda metal bir yüzeyden elektronların fırlatıldığı bir olgudur ve Albert Einstein’ın görelilik kuramı ile açıklanmıştır.
Bu yazımızda İngilizce fizik terimleri hakkında bilgi verip cümle içerisinde kullanımlarına değindik. Umarız faydalı bir yazı olmuştur. Daha fazla bu tarz içerik için bizi takip etmeyi unutma!
İngilizce öğrenmek gibi bir niyetin varsa, hemen yan taraftaki formu doldur; hızlı bir şekilde online olarak İngilizce öğrenmeye başla.
Çok teşekkürler