ingilizce birden çok anlamı olan kelime - tear

İngilizce Birden Çok Anlamı Olan Kelime: Tear


5 dakikalık okuma

İngilizcede okunuşları aynı olan, ancak anlamları tamamen farklı olan kelimeler var. Dildeki bu tür çoklu anlamlı kelimeler, dilin zenginliğini ve çeşitliliğini gösterir. Kelimelerin farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebileceğini anlamak, dil becerilerini geliştirmene ve daha etkili bir şekilde iletişim kurmana yardımcı olur. Dil öğrenme sürecinde bu tür kelime oyunlarını keşfetmek, hem eğlenceli hem de öğretici olacaktır. 

Bu yazıda, bu tür kelimelerden birine odaklanacağız ve o kelimenin içerdiği anlamları inceleyeceğiz. ama öncesinde bir soru soralım: Sen de İngilizceyi etkili bir şekilde öğrenmek ve dil becerilerini geliştirmek istiyor musunuz? Open English, İngilizce öğrenme yolculuğunuzda sana rehberlik etmek için burada!

Open English: İngilizceyi Keyifle Öğren!

  • Esnek ve özelleştirilmiş ders programları
  • Deneyimli ve özgün öğretmenler
  • İnteraktif online dersler
  • Her seviyeye uygun materyaller
  • Pratik yapma fırsatları ve İngilizce konuşma becerilerini geliştirme
  • Her an erişim sağlayan öğrenme platformu

İngilizce öğrenmeyi daha kolay ve eğlenceli hale getirmek artık mümkün. Open English ile İngilizce öğrenirken sıkılmayacaksın çünkü hedeflerine ulaşmana yardımcı olmak için burada. Hemen başla ve İngilizceyi geliştirerek yeni fırsatları keşfet.

bugünün kelimesi - tear,

Bugünün Kelimesi: “Tear”

“Tear,” İngilizcede ilginç bir kelime çiftidir. Tear kelimesi aynı şekilde telaffuz edilir, ama anlamları tamamen farklıdır. Haydi ‘tear’ kelimesinin anlamlarını ayrı ayrı ele alacağımız yazımıza başlayalım:

Tear Kelimesinin Farklı Anlamları ve Kullanımı

“Tear” (Gözyaşı): “Tear” kelimesi, gözlerimizden düşen sıvıyı ifade eder ve duygusal tepkilerin bir sonucu olarak oluşur.

  • Her tears of joy were a testament to her happiness. (Onun mutluluğuna ağlayışı mutluluğunun bir göstergesiydi.)
  • I could see that Sam was close to tears.(Sam’ın az kalsın ağlayacağını görebiliyordum.)
  • He was fighting back tears as he spoke. (Konuşurken gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.)

“Tear” (Yırtmak): “Tear” kelimesi, bir nesnenin veya yüzeyin istem dışı veya kasıtlı olarak yırtılması veya zarar görmesi anlamına gelir.

  • Be careful not to tear the fabric while sewing. (Dikerken kumaşı yırtmamaya dikkat et.)
  • Most of her clothes had been torn to shreds.(Elbiselerinin çoğu parçalanmıştı.)
  • Tear off the slip at the bottom of this page and send it back to us.(Bu sayfanın altındaki fişi yırtıp bize geri gönderin)

“Tear” (Yırtık): Bu kullanım “tear” kelimesini yırtık bir şeyi tanımlamak için kullanır.

  • There’s a tear in my jeans, and I need to get them patched. (Kotlarımda bir yırtık var, ve onları tamir ettirmem gerekiyor.)
  • The tear in her dress was hardly noticeable, so she decided to wear it to the party. (Elbisesindeki yırtık neredeyse farkedilmezdi, bu yüzden partiye onu giymeye karar verdi.)
  • There was a small tear in the pages of the old book, but it didn’t affect the readability. (Eski kitabın sayfalarında küçük bir yırtık vardı, ancak okunabilirliği etkilemedi.)
  • He accidentally caused a tear in the poster when he was trying to hang it on the wall. (Duvara asmaya çalışırken afişte kazara bir yırtık oluşturdu.)

“Tear” (Koşmak Hızlı Gitmek): Bu kelime, çok hızlı gitmek veya koşmak anlamında da kullanılabilir.

  • The car tore down the highway at incredible speed. (Araba inanılmaz bir hızla otoyolda ilerledi.)
  • The athletes tore through the last stretch of the race, giving it their all. (Sporcular, yarışın son bölümünden hızla geçerek son güçlerini harcadılar.)
  • He was running late for the meeting, so he tore down the street to get there on time. (Toplantı için geç kalmıştı, bu yüzden zamanında varmak için sokağı hızla koşarak geçti.)
  • The kids tore across the playground, full of energy and excitement. (Çocuklar, enerji ve heyecanla dolu bir şekilde oyun alanının üzerinden hızla koştular.)

tear kelimesinin farklı anlamları - kesin bir yön

“Tear” (Keskin Bir Yön): “Tear” aynı zamanda hızlı, keskin ve güçlü bir hareketi veya değişimi tanımlamak için de kullanılabilir.

  • The tornado tore through the town, leaving destruction in its wake. (Tornado kasabayı paramparça ederek geride yıkım bıraktı.)
  • The rock climber’s grip was so strong that he tore through the challenging section of the cliff effortlessly. (Kaya tırmanıcısının kavrayışı o kadar güçlüydü ki zorlu kayalık bölümü kolayca aştı.)
  • The tornado tore off the roof of the house, leaving it exposed to the elements. (Tornado evin çatısını söküp götürdü ve onu hava koşullarına açık bir şekilde bıraktı.)

“Tear” (Açmak veya Çıkarmak): “Tear,” bir nesneyi açmak veya içeriği dışarı çıkarmak için kullanılan bir fiil olarak da kullanılabilir.

  • She tore open the envelope to see what was inside. (Zarfı açtı ve içinde ne olduğunu görmek için.)
  • He eagerly tore into the beautifully wrapped gift, curious to see what was inside. (Merakla güzelce paketlenmiş hediye açtı, içinde ne olduğunu görmek istiyordu.)
  • The children tore the wrapping paper off the presents with excitement on Christmas morning. (Çocuklar Noel sabahı heyecanla hediyelerin üzerindeki hediye kağıdını açtılar.)

“Tear” ( Hızlı Sürmek): Araba yarışı veya motor sporları bağlamında, “tear” kelimesi hızlı bir şekilde sürmek anlamında kullanılabilir.

  • The race car tore around the track, setting a new lap record. (Yarış aracı pistte hızlıca dönerek yeni bir tur rekoru kırdı.)
  • The skier tore through the slalom course, navigating between the gates with precision and speed. (Kayakçı slalom parkurunda, kapılar arasında hassasiyetle ve hızla yol aldı.)
  • The Formula 1 car tore around the circuit, leaving the competitors far behind. (Formula 1 aracı pistte hızla dönerken rakiplerini çok geride bıraktı.)

“Tear” (Hızlı Yükselmek veya Düşmek): Bu kullanım, uçakların veya diğer hava taşıtlarının hızlı bir şekilde yükselip alçalmasını ifade etmek için kullanılır.

  • The plane tore through the sky as it climbed to its cruising altitude. (Uçak, seyir irtifasına çıkarken gökyüzünde hızlıca ilerledi.)
  • As the hot air balloon released air, it tore gently downward before landing gracefully in the open field. (Sıcak hava balonu hava salarken nazikçe aşağı doğru inerek açık alanda zarifçe iniş yaptı.)
  • The fighter jet tore through the clouds, descending rapidly to execute a precision bombing run. (Savaş jeti bulutları yırtarak hızla alçaldı ve hassas bir bombalama görevi gerçekleştirdi.)
Share

Yorum yazabilirsin

*Üye olmaya gerek yoktur.





Gelecekteki yorumlarım için bilgilerimi kaydet.