f ile başlayan phrasal verbler ve türkçeleri

F İle Başlayan Phrasal Verb’ler ve Türkçeleri


6 dakikalık okuma

Phrasal verb’ler serimizin bu seferki konusunu F harfiyle başlayanlar oluşturacak. Şimdi kısaca bir tekrardan phrasal verb’leri neden öğrenmeliyiz bahsedelim. 

Phrasal verb’ler, kelime dağarcığını genişletir ve ifadelerini zenginleştirir. Bir kelimenin tek başına anlamıyla yetinmek yerine, phrasal verb’leri kullanarak daha spesifik ve etkileyici ifadeler kurabilirsin. Örneğin, “look” kelimesi sadece “bakmak” anlamına gelirken, “look after” (ilgilenmek) veya “look up to” (hayran olmak) gibi phrasal verb’ler kullanarak ifadeni daha belirgin hale getirebilirsin.

Bununla beraber phrasal verb’ler, günlük İngilizce konuşmalarında sık sık kullanılır. Bu ifadeleri anlamak ve doğru şekilde kullanabilmek, iletişim becerilerini geliştirir ve gerçek hayatta daha akıcı bir şekilde iletişim kurmana yardımcı olur. İngilizce konuşan kişilerle etkileşime geçtiğinde, phrasal verb’leri kullanarak ifadelerini daha doğal ve akıcı bir şekilde aktarabilirsin. 

Konuşma, anlama ve dinleme konusunda hiçbir problemim olmadan hepsini takır takır öğreneyim diyorsan Open English ile tanışmalısın. Open English’in sana özel ders programı ile İngilizce seviyeni ilerletebilirsin. 

f ile başlayan phrasal verb listesi

“F” ile Başlayan Phrasal Verb Listesi

Figure out (Anlamak, çözmek):

  • I need some time to figure out the solution to this problem. (Bu sorunun çözümünü anlamak için biraz zaman gerekiyor.)

Fall apart (Parçalara ayrılmak, bozulmak):

  • The old chair finally fell apart after years of use. (Eski sandalye yıllarca kullanımdan sonra nihayet parçalara ayrıldı.)

Fill in (Doldurmak, tamamlamak):

  • Please fill in the application form with your personal information. (Lütfen kişisel bilgilerinizi içeren başvuru formunu doldurun.)

Find out (Bulmak, öğrenmek):

  • I’ll find out the answer and let you know. (Cevabı bulup sana haber vereceğim.)

Fix up (Tamir etmek, düzeltmek):

  • We need to fix up the broken table before the guests arrive. (Misafirler gelmeden önce bozuk masayı tamir etmemiz gerekiyor.)

Freak out (Korkmak, çıldırmak):

  • She freaked out when she saw a spider in her room. (Odasında bir örümcek gördüğünde korktu)

Face up to (Yüzleşmek, kabullenmek):

  • It’s time to face up to the reality and deal with the consequences. (Gerçekle yüzleşme ve sonuçlarla baş etme zamanı geldi.)

Fall for (Aşık olmak, kandırılmak):

  • She fell for him the moment they met. (Onunla tanıştıkları anda ona aşık oldu.)

Fend off (Def Etmek, uzaklaştırmak):

  • The goalie managed to fend off all the shots from the opposing team. (Kaleci, rakip takımın tüm şutlarını defetti.)

Fiddle around (Oyalanmak, didiklemek):

  • Stop fiddling around and focus on your work. (Oyalanmayı bırak ve işine odaklan.)

Fade away (Solmak, yok olmak):

  • The memories of that summer gradually faded away over time. (O yazın anıları zamanla yavaşça solup gitti.)

İngilizce phrasal verbleri öğrenmek ve İngilizce çalışmak için yan tarafta yer alan formu doldurabilirsin.

f ile başlayan phrasal verb listesi ikinci kısım

Flip out (Kontrolünü kaybetmek, çıldırmak):

  • He flipped out when he realized he had lost his wallet. (Cüzdanını kaybettiğini fark edince kontrolünü kaybetti.)

Fill out (Doldurmak, tamamlamak):

  • Please fill out this form with your contact information. (Lütfen iletişim bilgilerinizle bu formu doldurun.)

Frown upon (Hoş karşılamamak, tepki göstermek):

  • Smoking is frowned upon in this restaurant. (Bu restoranda sigara içmek hoş karşılanmaz.)

Fight off (Defetmek, püskürtmek):

  • She fought off the attacker with all her strength. (Saldırganı tüm gücüyle püskürttü.)

Find fault with (Kusur bulmak, eleştirmek):

  • He always finds fault with everything I do. (Her yaptığım şeyde sürekli kusur bulur.)

Fit in (Uymak, yerleşmek):

  • It can be difficult to fit in when you’re the new person in a group. (Bir grupta yeni biri olduğunuzda uyum sağlamak zor olabilir.)

Freeze up (Donmak, şaşkınlık geçirmek):

  • He froze up when he saw his ex-girlfriend at the party. (Eski sevgilisini partide gördüğünde donup kaldı.)

Fall off (Düşmek, azalmak):

  • The number of participants in the class fell off significantly after the first few weeks. (Dersin katılımcı sayısı ilk birkaç haftadan sonra önemli ölçüde azaldı.)

Fix on (Odaklanmak, karar vermek):

  • She fixed her gaze on the painting, unable to look away. (Bakışlarını tabloya odakladı, gözlerini alamadı.)

Fall through (Başarısız olmak, gerçekleşmemek):

  • The plans for the party fell through due to bad weather. (Hava koşulları nedeniyle parti planları başarısız oldu.)

Fall behind (Geride kalmak, geriye düşmek):

  • He fell behind in his studies after missing several classes. (Birkaç derse katılmadığı için çalışmalarında geride kaldı.)

Fly away (Uçup gitmek, uçmak):

  • The bird flew away as soon as I opened the window. (Pencereyi açar açmaz kuş uçup gitti.)

İngilizce konuşma yeteneğini geliştirmek için yapman gereken yan tarafta yer alan formu doldurmak!

f ile başlayan phrasal verb listesi üçüncü kısım

Fit into (Uymak, uyum sağlamak):

  • The new employee quickly fit into the company culture. (Yeni çalışan hızla şirket kültürüne uyum sağladı.)

Fend for (Geçinmek, kendi başına idare etmek):

  • After moving out of her parents’ house, she had to fend for herself. (Ebeveynlerinin evinden taşındıktan sonra kendi başına geçinmek zorunda kaldı.)

Flare up (Alevlenmek, hiddetlenmek):

  • The argument between the two friends quickly flared up into a heated debate. (İki arkadaş arasındaki tartışma hızla hararetli bir tartışmaya dönüştü.)

Fall in love (Aşık olmak):

  • They met in college and fell in love with each other. (Üniversitede tanıştılar ve birbirlerine aşık oldular.)

Figure in (Hesaba katmak, dikkate almak):

  • When planning the budget, we need to figure in unexpected expenses. (Bütçeyi planlarken, beklenmedik masrafları hesaba katmamız gerekiyor.)

Find fault in (Kusur bulmak, eleştirmek):

  • She always finds fault in everything her colleagues do. (Her zaman meslektaşlarının yaptığı her şeyde kusur bulur.)

Fit out (Donatmak, düzenlemek):

  • They are going to fit out the new office with modern furniture. (Yeni ofisi modern mobilyalarla donatacaklar.)

Fuss over (Telaşlanmak, abartmak):

  • She always fusses over small details and forgets the big picture. (Her zaman küçük detaylarla uğraşır ve büyük resmi unutur.)

Face down (Yüzüstü bırakmak, yüzleşmek):

  • He faced down his fears and took the leap of faith. (Korkularıyla yüzleşti ve inançla adımını attı.)

Hızlı ve Etkili İngilizce Öğrenimi İçin Open English

Dil öğrenirken korkmaya, sıkılmaya son! Çünkü artık senin de Open English ile tanışma vaktin geldi. Open English, hızlı ve etkili bir şekilde İngilizce öğrenme imkanı sunan online bir dil kursu. Uzman öğretmenlerle interaktif derslerde dil becerilerini geliştirecek ve akıcı bir şekilde konuşmayı öğrenebileceksin.

Phrasal verb’lerden, kelime dağarcığına kadar İngilizcenin tüm önemli unsurlarını kapsayan eğitim programlarıyla, dil öğrenme deneyimini en üst seviyeye çıkarıyoruz.

Asla sıkmadan, eğlenceli ve interaktif içeriklerle İngilizceyi öğrenmek artık keyifli bir maceraya dönüşecek.

Open English olarak, sana özel, esnek program seçenekleri sunuyoruz. İster yoğun bir şekilde çalışmak iste, ister haftada birkaç saat ayırmak iste, ihtiyaçlarına ve zamanına uygun bir planlama yapabilirsin. Ayrıca, çevrimiçi platformu sayesinde istediğin zaman ve yerde derslere erişebilirsin.

Daha detaylı bilgi ve kayıt işlemleri için sayfanın kenarında bulunan formu doldurman yeterli. 

Share

Yorum yazabilirsin

*Üye olmaya gerek yoktur.





Gelecekteki yorumlarım için bilgilerimi kaydet.