Blue in the face anlamı ve kullanımı

Blue in the face Anlamı ve Kullanımı


4 dakikalık okuma

Bugün, dilimize yabancı gelen bazı deyimleri inceleyerek günlük konuşma dilinde sıkça rastlanan ifadeleri keşfetmeye ne dersiniz? İlk durağımız, “Blue in the face” deyimi olacak. Bu ilginç ifade, bir konuda çaba sarf etmenin ve bir noktayı anlatmanın zaman zaman ne kadar zorlayıcı olabileceğini anlatan bir ifadedir. Günün birinde hepimiz, bir konuyu anlatmaya çalışırken veya birini ikna etmeye uğraşırken, içimizden gelerek aşırı bir çaba harcamışızdır. İşte bu duruma, “blue in the face” ifadesi deniyor. Ama neden böyle deniyor ve en çok hangi durumlarda kullanılıyor yazının devamında öğreneceğiz. 

Bu blog yazısında, “blue in the face” ifadesini detaylı bir şekilde ele alacak ve bu durumu daha iyi anlamak için örneklerle birlikte inceleyeceğiz. Aşırı çaba sarf etmenin getirdiği komik veya düşündürücü durumları keşfedeceğiz. Hazır mısınız? O zaman, dilin renkli dünyasında biraz daha derine inelim.

“Blue in the Face”: Konuşmaktan Çatlamak

“Blue in the face” ifadesi, bir kişinin sürekli olarak konuşma, açıklama veya ikna etme çabası içinde olduğunu ifade eder. Ancak, bu çabanın sonuçsuz veya etkisiz olduğunu belirtir. Bu ifade, birinin aşırı çaba harcayarak bir şeyi değiştirmeye, bir noktayı anlatmaya veya birini ikna etmeye çalıştığı durumları tanımlar.

Bu deyimdeki “blue” kelimesi, kişinin yüzünün veya cildinin aşırı çaba veya stresten dolayı maviye dönmesiyle değil, daha çok aşırı konuşma veya çaba sarf etme nedeniyle ortaya çıkan bir durumu ifade eder.

Örneğin, biri bir konuda çok fazla konuşuyor, ancak karşısındaki kişiye etkili bir şekilde ulaşamıyorsa veya bir konuda değişiklik yapmaya çalışıyorsa, bu durumda “I talked to him until I was blue in the face, but he wouldn’t listen” şeklinde ifade edilebilir. Yani, “Ona yüzüm mavileşene kadar konuştum ama dinlemedi” anlamına gelir. Bu ifade, genellikle bir çabanın boşa gitmesini, sonuç alınamamasını vurgular.

blue in the face en çok hangi durumlarda kullanılır

En Çok Hangi Durumlarda Kullanılır?

“Blue in the face” deyimi genellikle konuşma veya çaba harcama ile ilgili durumları ifade etmek için kullanılır. Bu ifade, birinin sürekli olarak konuşma veya açıklama çabası içinde olduğunu, ancak bu çabanın sonuçsuz veya etkisiz olduğunu vurgular. İşte bu deyimin sıkça kullanıldığı durumlar:

İkna Etmeye Çalışmak:

 Birisi bir konuda diğerini ikna etmeye çalışırken, ancak karşı taraf bir türlü dinlemez veya anlamazsa, bu ifade kullanılabilir.

Uzun Tartışmalar:

İki kişi arasında uzun süren bir tartışma yaşandığında, taraflardan biri konuyu defalarca anlatmasına rağmen bir sonuca ulaşılamıyorsa bu deyim kullanılabilir.

Bilgi Vermeye Çalışmak:

Bir konuyu anlatmaya çalışan bir kişi, karşısındakine bir konuyu yüzlerce kez açıklar ve sonuç alamazsa, “blue in the face” deyimi bu durumu ifade eder.

Tutarsız Davranışlara Karşı Uyarı:

Bir kişi, başka birini bir konuda uyarır veya eleştirir, ancak uyarıları dikkate alınmazsa bu ifade kullanılabilir.

Yani kısaca bu deyim, genellikle insanların çaba harcayarak bir şeyi değiştirmeye veya birini ikna etmeye çalıştığı durumları anlatmak için kullanılır. Şimdi birkaç İngilizce örnekle deyimi iyice anlayıp kelime haznemize yerleştirelim.

Örnekler:

“I tried explaining the importance of sustainable living practices to my friend, but I talked to her until I was blue in the face, and she still doesn’t recycle.” (Sürdürülebilir yaşam uygulamalarının önemini arkadaşıma anlatmaya çalıştım, ama yüzüm mavileşene kadar konuştum ve hala geri dönüşüm yapmıyor.)

“The teacher spoke to the students until she was blue in the face about the upcoming exam, but some of them still didn’t prepare adequately.” (Öğretmen, yaklaşan sınav hakkında öğrencilere yüzü mavileşene kadar konuştu, ancak bazıları hala yeterince hazırlık yapmadı.)

“We argued for hours, and I explained my point over and over until I was blue in the face, but we couldn’t reach a compromise.” (Saatlerce tartıştık ve noktamı defalarca açıkladım, yüzüm mavileşene kadar konuştum, ancak bir uzlaşmaya varamadık.)

“She lectured her son until she was blue in the face about the dangers of staying out late, but he continued to ignore her advice.” (Gece geç saatlere kadar dışarıda kalmamanın tehlikeleri konusunda oğluna yüzü mavileşene kadar ders verdi, ancak oğlu onun tavsiyelerini hala umursamıyor.)

Bu örneklerde görüldüğü gibi, ifade genellikle bir çabanın uzun süre devam ettiği ve sonuç alınamadığı durumları vurgular. İnsanın karşısındakine bir konuyu defalarca anlatmasına rağmen istediği etkiyi yaratamamasını ifade eder.

blue in the face - open english ile ingilizceni geliştir

Open English ile İngilizceni Geliştir

Blue in the face” ifadesiyle bir konuda çaba harcamanın, ama istediğiniz sonuca ulaşamamanın bir örneği gibi, dil öğrenme de bazen aynı duyguları uyandırabilir. Ama bu noktada Open English ile tanışıksan blue in the face’e girmene hiç gerek yok. Open English İngilizce çalışma deneyimini tamamen değiştirecek. Nasıl mı?

Open English online İngilizce platformu İngilizce geliştirme deneyimini daha etkili ve eğlenceli kılma misyonu taşır. Open English, günün hangi saatinde olursa olsun, sana uygun bir program sunar. Kendin için en iyi zamanı seç ve İngilizce geliştirme hedeflerine odaklan.

Hemen bu sayfada yer alan formu doldur ve İngilizce geliştirme hedefine giden yolda ilk adımı at!

Share

Yorum yazabilirsin

*Üye olmaya gerek yoktur.





Gelecekteki yorumlarım için bilgilerimi kaydet.