
Arkadaşına Hediye Verirken Kullanabileceğin İngilizce Kalıplar
Eylül 1, 2023
Birçok kültürde hediyeleşmenin büyük bir yeri vardır. Doğum günleri, özel gün kutlamaları, evlilik yıl dönümleri, ev hediyeleri ve daha birçok şekilde hediyeleşebilirsiniz.
İngilizcede hediyeleşmek için birçok farklı kalıp kullanılabilir. Bugünkü yazıda İngilizcede arkadaşına hediye verirken kullanabileceğin kalıplar üzerine konuşacağız.
Hediye Verirken Kullanılabilecek İngilizce Kalıplar
- Give a gift: Bir hediye vermek
- Present a present: Bir hediye sunmak
- Hand over a present: Bir hediye vermek
- Deliver a gift: Bir hediye teslim etmek
- Bestow a present: Bir hediye bahşetmek
- Grant a gift:Bir hediye vermek
- Provide a gift: Bir hediye sağlamak
- Extend a present: Bir hediye sunmak
- Donate a gift: Bir hediye bağışlamak
Bu kalıplarla aldığın hediyeleri yerine göre farklı şekillerde ifade edebilirsin.
- I got this for you. (Bunu senin için aldım.)
- I hope you like it. (Umuyorum ki hoşuna gider.)
- I thought this might be something you’d enjoy. (Bunu keyif alacağını düşündüm.)
- I know how much you love (interest/hobby). (Ne kadar [ilgi/hobi] sevdiğini biliyorum.)
- It’s not much, but I wanted to give you something special. (Çok bir şey değil ama sana özel bir şey vermek istedim.)
- I remembered you mentioning … (Senin … dediğini hatırladım.)
- You mean a lot to me, and I wanted to express that. (Benim için çok değerlisin ve bunu ifade etmek istedim.)
- I hope this brings a smile to your face. (Umarım bunun yüzünde bir tebessüm oluşturur.)
- You’ve always been there for me, and I wanted to return the favor. (Her zaman yanımda oldun ve bunun karşılığını vermek istedim.
- I value our friendship and wanted to give you a little something. (Arkadaşlığımızı değerli buluyorum ve sana küçük bir şey vermek istedim.)
- I hope this makes your day a little brighter. (Umarım bu gününü biraz daha aydınlık kılar.)
- Enjoy this small token of my gratitude. (Bu minnettarlığımın küçük bir sembolünü keyifle kabul et.)
- You deserve something special, and I hope you like it. (Özel bir şeyi hak ediyorsun ve umarım hoşuna gider.)
- I wanted to surprise you with something nice. (Seni hoş bir şeyle şaşırtmak istedim.)
- Here’s a little something to show how much you mean to me. (İşte, ne kadar değerli olduğunu göstermek için küçük bir şey.)
İngilizce çalışmak için arayış içindeysen hemen yan taraftaki formu doldurabilirsin.
İngilizce Hediye Verme Kalıplarıyla İlgili Örnek Diyaloglar
Selin: Hi Mehmet! It’s been such a long time since we last saw each other. Are you excited about the birthday party tonight?
(Merhaba Mehmet! Görüşmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Akşamki doğum günü partin için heyecanlı mısın?)
Mehmet: Hello Selin! I’ve missed you during this time. Yes, my friends have been planning my birthday party for a while.
(Merhaba Selin! Görüşmeyeli seni özlemişim. Evet, arkadaşlarım uzun süredir doğum günü partimi planlıyorlar.)
Selin: You’re lucky to have great friends! Unfortunately, I won’t be able to make it to the birthday party, so I wanted to give you your gift early.
(İyi arkadaşlara sahip olduğun için çok şanslısın! Maalesef doğum gününe katılamayacağım o yüzden hediyeni erken vermek istedim.)
Mehmet: I’m sorry to hear that you won’t be able to make it. I’m looking forward to receiving the gift.
(Doğum günüme katılamayacağın için üzüldüm. Hediyeni merakla bekliyorum.)
Selin: Since you moved to the US, you’ve been wanting to improve your English but couldn’t find the time, right?
(Amerikaya taşındığından beri İngilizceni geliştirmek istiyordun ama vakit bulamıyordun değil mi?)
Mehmet: Yes, Selin. During the process of moving to the US, I realized that I had neglected my English quite a bit while living in Turkey. My knowledge isn’t as fresh as it used to be.
(Evet Selin. Amerikaya taşındığım süreçte fark ettim ki, Türkiyede yaşarken İngilizceyi oldukça ihmal etmişim, bilgilerim eskisi kadar taze değil.)
Selin: One of the first things I noticed during my trips abroad was that I needed to improve my English too.
(Yurt dışı seyahatlerimde benim de ilk fark ettiğim şey İngilizcemi geliştirmem gerektiğiydi.)
Mehmet: I wish I had time to study English, but unfortunately, I can’t find any time to do so.
(Keşke İngilizce çalışacak vaktim olsa, maalesef İngilizce çalışmak için hiç vakit bulamıyorum.)
Selin: Well then, my gift will make you very happy! Do you want to know what I got you?
(O zaman hediyem çok hoşuna gidecek! Ne aldığımı öğrenmek ister misin?)
Mehmet: Of course, yes! Please don’t keep me in suspense any longer!
(Tabii ki evet! Lütfen daha fazla heyecanlandırma beni!)
Selin: I bought us an Open English English course to make the most of this summer. Thanks to the 2 for 1 campaign, we can improve our English together whenever and wherever we want.
(Bu yazı en güzel şekilde değerlendirelim diye ikimize Open English İngilizce kursu satın aldım. al öde kampanyası sayesinde İngilizcemizi istediğimiz zaman istediğimiz yerde birlikte geliştirebiliriz.)
Mehmet: That’s exactly what I needed! You know I’m not a fan of material gifts, and this was the best gift you could have gotten for me!
(Tam da ihtiyacım olan şey! Hediyelik eşyalardan hoşlanmadığımı bilirsin, bu bana alınabilecek en güzel hediyeydi!)
Selin: I know my friend well. Use the gift well, my buddy!
(Arkadaşımı çok iyi tanıyorum, Hediyeni iyi günlerde kullan dostum!)
Mehmet: Thank you again, Selin. You’re amazing!
(Tekrardan teşekkür ederim Selin, harikasın!)
Ah bu diyalogta geçenler keşke gerçek olsa değil mi! Peki ya gerçek olduğunu söylesek? Bu yazı arkadaşınla İngilizce glow up’ı geçirerek tamamlamak istiyorsan şimdi tam zamanı!Eğer sen de Open English’in efsane avantajlarından yararlanmak istiyorsan, hemen yan taraftaki formu doldurabilir ve İngilizce öğrenmeye başlayabilirsin!