
“A” ile Başlayan Phrasal Verb’ler
Mayıs 18, 2023
İngilizce öğrenirken sıklıkla karşılaşacağın ve önemi büyük olan bir konudan bahsedeceğiz bugün: Phrasal verbler! Belki de daha önce bu terimi duymuşsundur, ama ne olduğunu ve neden önemli olduğunu tam olarak hatırlamıyorsan, anlamak- hatırlamak için, doğru yerdesin. Hazırsan başlayalım!
, İngilizcede bir öbek fiil tipik olarak, bir fiilden sonra bir parçacıktan oluşan, bazen bir edatla birleştirilen tek bir anlamsal birim oluşturur. Buna da phrasal verb denir. Örnek vermek gerekirse, “get up” (kalkmak), “take off” (havalanmak) veya “give in” (teslim olmak) gibi ifadeler phrasal verb örnekleridir. Bu tür ifadeler, tek başlarına kullanılan fiillerden çok daha farklı anlamlara sahip olabilirler ve sıklıkla kelime kelime çevrildiklerinde tam anlamıyla anlaşılmazlar.
Peki, phrasal verb’lerin önemi nedir ve neden onları öğrenmeliyiz?
- İngilizce konuşma becerilerini geliştirir: Phrasal verb’ler, gerçek hayatta sıkça kullanılan ifadelerdir ve bu yüzden İngilizce konuşurken sık sık karşılaşacağını söyleyebilirim. Onları öğrenmek, İngilizce konuşmanı geliştirmene ve daha akıcı bir şekilde iletişim kurmana yardımcı olur.
- Anlam karışıklığını azaltır: Phrasal verb’lerin kelime kelime çevrildiğinde tam anlamıyla anlaşılması zor olabilir. Ama bu ifadeleri öğrenerek ve onları bir bağlam içinde kullanarak anlam karmaşıklığını azaltabiliriz. Örneğin, “get up” ifadesi birisinin yataktan kalktığını ifade eder ve bunu bilmek, bir konuşmanın veya metnin anlamını daha iyi kavramanı sağlar.
- Doğal ve günlük İngilizceyi daha kolay öğrenirsin: Phrasal verb’ler, günlük konuşma dilinde sıkça kullanılan ifadelerdir. Onları öğrenerek, İngilizceyi daha doğal ve günlük bir şekilde kullanmayı öğrenirsin. Bu da sana native gibi konuşuyormuşsun hissi verir ve iletişim kurarken daha rahat olmanı sağlar.
- İngilizce okuma ve dinleme becerilerini geliştirir: Phrasal verb’ler, yazılı metinlerde ve konuşmalarda sıkça karşına çıkacaklardır. Onları öğrenmek, İngilizce okurken ve dinlerken daha hızlı anlamaya yardımcı olur. Bir cümlede geçen phrasal verbleri tanıyarak, metni veya konuşmayı daha etkili bir şekilde anlayabilirsin. Şimdi gelelim örneklerimize. Bu yazıda yalnızca ‘A’ harfiyle başlayan phrasal verb’lerden bahsedeceğiz. Aşağıya 20 tane phrasal verb örneği ve hem ingilizce hem de türkçe çevirisini ekledik.
İngilizce öğrenmeye başlamak istiyorsan, hemen yan taraftaki formu doldur; seni arayalım ve İngilizce öğrenme sürecinde her zaman yanında olalım.
“A” ile Başlayan Phrasal Verb Listesi
- Ask after: (Birini sormak)
I saw John’s mother yesterday and asked after his health. (Dün John’un annesini gördüm ve onun sağlık durumunu sordum.)
- Ask for: (İstemek)
She asked for a raise, but her request was denied. (Zam istedi, ancak talebi reddedildi.)
- Ask out: (Dışarı çıkmak için sormak)
He finally gathered the courage to ask Sarah out on a date. (Sonunda Sarah’a bir randevu için dışarı çıkmak için sormak için cesaretini topladı.)
- Ask around: (Etrafa sormak)
If you’re looking for a good restaurant, ask around. Locals can give the best recommendations.(Eğer iyi bir restoran arıyorsanız, etrafa sorun. Yerel halk en iyi önerileri verebilir.)
- Add up: (Toplamak)
The numbers don’t add up. There must be a mistake in the calculations.(Sayılar toplanmıyor. Hesaplamalarda bir hata olmalı.)
- Account for: (Hesap vermek)
The company needs to account for the missing funds in their financial report. (Şirket, mali raporunda kayıp olan paraların hesabını vermek zorundadır.)
- Acknowledge receipt of: (Alındı bildirimi)
Please sign this form to acknowledge receipt of the package. (Paketin alındığını bildirmek için lütfen bu formu imzalayın.)
- Act for someone: (Birinin vekili olmak)
The lawyer will act for the defendant in the court case. (Avukat, mahkeme davasında sanığın vekili olarak hareket edecek.)
- Aim at: (Hedeflemek)
The new marketing campaign aims at attracting younger customers. (Yeni pazarlama kampanyası genç müşterileri çekmeyi hedefliyor.)
- Agree with: (Katılmak, aynı fikirde olmak)
I agree with your proposal. It makes perfect sense. (Önerinle aynı fikirdeyim. Mantıklı görünüyor.)
- Answer for: (Sorumluluk almak)
As the team leader, you have to answer for the mistakes made by your team members.(Takım lideri olarak, takım üyelerinin yaptığı hatalardan sorumlu olmalısınız.)
- Act on: (Eyleme geçmek)
The manager acted on the feedback received from customers and made necessary improvements. (Müşterilerden gelen geri bildirimlere dayanarak yönetici gerekli iyileştirmeleri yaptı.)
- Argue with: (Tartışmak)
It’s pointless to argue with him. He never changes his mind. (Onunla tartışmak anlamsız. Asla fikrini değiştirmez.)
- Answer back: (Ters cevap vermek)
The student got in trouble for answering back to the teacher during class. (Öğrenci, derste öğretmene ters cevap verdiği için sorun yaşadı.)
- Answer the door: (Kapıya bakmak)
Can you answer the door? I’m in the middle of something. (Kapıya bakabilir misin? Ben bir şeyle meşgulüm.)
- Answer to: (Uymak)
The employees directly answer to the manager in this department. (Bu bölümde çalışanlar doğrudan müdüre uyarlar.)
- Apply for: (Başvurmak)
She decided to apply for the scholarship to study abroad. (Yurt dışında okumak için bursa başvurmayı kararlaştırdı.)
- Arrive upon: (Çıkagelmek)
The unexpected guests arrived upon our dinner plans, but we were happy to see them. (Beklenmedik misafirler yemek planlarımıza çıka geldiler, ancak onları görmek bizi mutlu etti.)
- Act up: (Sorun çıkarmak)
The children always act up when they’re bored. (Çocuklar sıkıldıklarında her zaman sorun çıkarırlar.)
- Allow for: (Hesaba katmak)
We need to allow for unexpected delays when planning the project timeline. (Proje takvimini planlarken beklenmedik gecikmeleri hesaba katmalıyız.)