
Yaş Almak İle İlgili İngilizce Deyimler (İdioms)
Ekim 17, 2023
Başarıları ve deneyimleri biriktirirken, her birimiz zamanın akışı içinde büyür ve yaş alırız. Yaşlanmak, yaşamın doğal bir parçası. Yaş alırken pek çok farklı deneyim ve his beraberinde gelir bazen. Dil, bu deneyimleri ifade etmek ve paylaşmak için güçlü bir araçtır. İngilizcede yaş almak ve yaşlanmayla ilgili birçok ilginç ve renkli deyim ve idiom bulunuyor. Bu yazıda bazılarını paylaşacağız.
Open English İle İngilizceyi Tarzına Göre Öğren!
Potansiyelinizi açığa çıkarmaya ve birçok fırsatın kapısını aralamaya hazır mısın? Open English’e göz atmadan karar verme. Çünkü İngilizce dil yolculuğu burada gerçekten başlıyor!
Bugünün birbirine bağlı dünyasında, İngilizce dilindeki akıcılık paha biçilmez bir varlıktır. Open English ile hiç olmadığı kadar dil öğrenmeye hakim olabilirsin:
Tüm Yaşlara Uygun Esnek Öğrenme: Open English, tüm yaşlardaki ve yetenek seviyelerindeki öğrencilere hoş geldin diyor. Siz genç bir öğrenci olun ya da deneyimli bir profesyonel, kurslar benzersiz ihtiyaçlarına uyacak şekilde tasarlanmıştır.
Kendi Hızına Göre Öğren: Artık dersi zamanına sığdırmak zorunda değilsin. Open English ile öğrenmeyi ne zaman ve nerede istediğini sen seçersin. Kullanıcı dostu platformu, istediğin zaman erişilebilir ve sana uygun bir şekilde çalışmana olanak tanır.
Uzman Rehberlik: Deneyimli, ana dili İngilizce olan eğitmenler, başarına yardımcı olmaya adanmıştır. Her adımda kişiselleştirilmiş destek, geri bildirim ve rehberlik alacaksın.
Daha fazla bilgi ve kayıt işlemleri için sayfanın kenarında bulunan formu doldurman yeterli.
İngilizce Yaş Almak İle İlgili İdiomlar
- Over the hill: Yaşlı veya yaşlandığını düşünülen bir kişiyi tanımlamak için kullanılır.
- She’s over the hill, but she’s still an excellent athlete. (O tepenin üstünde ama hala mükemmel bir sporcu.)
- Long in the tooth: Yaşlılığı veya yaşlanmayı ifade etmek için kullanılır. Özellikle dişlerin uzun süre dayanabilmesine atıfta bulunur.
- He’s a bit long in the tooth for that kind of adventure. (O, bu tür bir macera için biraz yaşlı.)
- Gray hair: Yaşlılık veya yaşlanma sürecine gönderme yapar. Genellikle bir kişinin saçları grileştikçe veya beyazladıkça kullanılır.
- Her gray hair is a testament to her wisdom and experience. ( Onun gri saçları, bilgeliği ve deneyiminin bir göstergesidir.)
- Getting on in years : Bu ifade, yaşın ilerlemesi veya yaşlanma süreci hakkında genel bir ifadedir.
- My grandparents are getting on in years, but they’re still full of life. (Büyük ebeveynlerim yaş alıyorlar ama hala hayattan zevk alıyorlar.)
- Over the hump: Bu ifade, yaşlılıkla başa çıkmanın veya yaşlanma sürecinin en zorlu kısmını ifade eder.
- Once you’re over the hump, retirement can be quite enjoyable. (Bir kere tepenin üstünden geçtiğinizde, emeklilik oldukça keyifli olabilir.)
- In the autumn of one’s life: Bu deyim, birinin yaşamının son dönemlerini ifade eder. İnsan yaşamını mevsimlere benzeterek kullanır.
- In the autumn of her life, she traveled the world and enjoyed every moment. (Hayatının sonbaharında, dünyayı dolaştı ve her anın tadını çıkardı.)
- Age is catching up with someone: Bu ifade, birinin yaşının ilerlediğini veya yaşlandığını ifade eder.
- Age is catching up with him, and he’s starting to feel the aches and pains. (Yaşı ilerliyor ve ağrıları hissetmeye başlıyor.)
- The golden years: Bu ifade, yaşlılık dönemini olumlu bir şekilde tanımlar. İnsanın emekli olduktan sonra keyif aldığı ve rahatladığı yılları ifade eder.
- Many people look forward to their golden years when they can relax and enjoy life. (Birçok insan, hayatlarının altın yıllarını dört gözle bekler, bu dönemde rahatlayabilir ve hayattan zevk alabilirler.)
- You’re not getting any younger: Bu ifade, bir kişiye yaşının ilerlediğini veya bir şeyi yapmak için daha fazla zamanının olmadığını hatırlatmak amacıyla kullanılır.
- You’re not getting any younger, so if you want to achieve your dreams, start now. (Daha genç olmuyorsun, o yüzden hayallerini gerçekleştirmek istiyorsan şimdi başla.)
- Over the years: Bu ifade, bir şeyin veya birinin zaman içinde nasıl değiştiğini ifade eder.
- Over the years, he has become a wiser and more experienced leader. (Yıllar içinde, o daha bilge ve deneyimli bir lider haline geldi.)
- In the prime of life: Bu ifade, birinin yaşamının en etkin, sağlıklı ve başarılı dönemini ifade eder.
- She’s in the prime of life, and there’s nothing she can’t achieve. (O, hayatının baharında ve ulaşamayacağı hiçbir şey yok.)
- Old as the hills: Bu ifade, bir şeyin çok eski olduğunu veya birinin çok yaşlı olduğunu vurgular.
- That tradition is as old as the hills; it’s been passed down for generations. (Bu gelenek tepeler kadar eski; nesiller boyunca aktarılmıştır.)
- Showing your age: Bu ifade, birinin yaşının fiziksel görünüşü veya davranışlarıyla kolayca anlaşıldığını ifade eder.
- His wrinkles and gray hair are definitely showing his age. (Kırışıklıkları ve gri saçları kesinlikle yaşını belli ediyor.)
- Age before beauty: Bu ifade, birini daha yaşlı veya tecrübeli bir kişi olarak öncelemeyi ifade eder, özellikle şaka yaparken kullanılır.
- You can go first; age before beauty, right? (Sen önce gidebilirsin; yaşlılık önce gelir, değil mi?)
- Like a fine wine: Bu ifade, bir kişinin veya şeyin yaşlandıkça daha iyi hale geldiğini veya olgunlaştığını ifade eder.
- She’s aging like a fine wine; she’s more beautiful and confident than ever. (O, iyi bir şarap gibi yaşlanıyor; hiç olmadığı kadar güzel ve kendinden emin.)
- Youth is wasted on the young: Bu ifade, gençlerin gençliğin değerini tam olarak anlayamadığını veya kullanamadığını ifade eder.
- I wish I had known then what I know now; youth is wasted on the young. (Keşke o zamanlar şimdi bildiğim şeyi bilseydim; gençlik, gençler tarafından heba edilir.)
- Old hand: Bu ifade, birinin uzun süre deneyim kazanmış ve uzmanlaşmış bir kişi olduğunu ifade eder.
- He’s the old hand in the company; he knows how to handle any situation. (O şirkette tecrübeli bir el; her durumu nasıl yöneteceğini bilir.)
- Forever young: Bu ifade, yaşlanmaya veya yaşa dayalı sınırlamalara karşı durma arzusunu ifade eder.
- She’s determined to stay forever young and embraces life with enthusiasm. (O, sonsuza kadar genç kalmaya kararlı ve yaşamı coşkuyla kucaklıyor.)