içinde hayvan isimleri geçen 15 ingilizce deyim

İçinde Hayvan İsimleri Geçen 15 İngilizce Deyim


6 dakikalık okuma

Dil bazen anlatmak istediğimiz şeyi renkli ve eğlenceli bir şekilde ifade etmenin yollarını bulur. İngilizce, hayvan isimlerini içeren deyimlerle bu renkliliği yakalamada oldukça başarılıdır. Bu deyimler, sıkça kullanıldığı gibi anlam derinliği de taşırlar ve genellikle günlük konuşmalarda ve yazılı ifadelerde bulunurlar. Bu yazıda, içinde hayvan isimleri geçen İngilizce deyimlere yakından bakacak ve bu deyimlerin arkasındaki anlamları keşfedeceğiz.

İngilizce öğrenme serüveninde hayvanlar aleminin sıcaklığını ve renkliliğini Open English ile birleştirebilirsin! İngilizce deyimlerle dünyayı keşfederken, aynı zamanda etkili bir şekilde dil öğrenme fırsatı yakalamaya ne dersin? Open English, online dersler ve deneyimli öğretmenlerle birebir destek sunarak, dil yetilerini güçlendirirken aynı zamanda günlük konuşma pratiği yapmana da yardımcı olur.

Eğlenceli öğrenme materyalleri ve etkileşimli ders içeriğiyle Open English, sıkıcı dil öğrenimi deneyimini geride bırakmanı sağlar. Her seviyeye uygun dersler ve esnek öğrenme programları ile İngilizce İstediğin seviyeye taşıyabilirsin.

Dil öğrenme serüveninde Open English ile buluş ve dilin zengin dünyasına hemen şimdi katıl!

hayvan isimleri geçen ingilizce deyimler

Hayvan İsimleri Geçen İngilizce Deyimler

Let the cat out of the bag (Kediyi çuvaldan çıkarmak):

Bu deyim, bir sırrı veya gizli bilgiyi istemeden ifşa etmek anlamına gelir. İfadelerin kökeni, köylülerin pazarlarda domuz yerine kedi sattığı zamanlara dayanır. Kedinin çuvaldan çıktığında sır ifşa edilmiş olurdu.

Örnek: I accidentally let the cat out of the bag about the surprise party. ( Kazara sürpriz partiyi ifşa ettim.)

Killing two birds with one stone (Bir taşla iki kuş vurmak):

Bu deyim, tek bir eylemle iki farklı amacı veya hedefi gerçekleştirmeyi ifade eder. Kuşları taşla vurmak yerine, daha fazla kazanım sağlama fikrini temsil eder.

Örnek: I went to the gym during my lunch break, so I could kill two birds with one stone. (Öğle aramda spor salonuna gittim, böylece bir taşla iki kuş vurmuş oldum.)

Horse of a different color (Farklı renkte bir at):

Bu deyim, farklı bir konu veya durumun konuşmada gündeme gelmesini ifade eder. İfadelerin kökeni, at yarışlarından gelir, çünkü farklı renkteki atlar genellikle farklı yeteneklere sahiptir.

Örnek: We were discussing the project, but now we’re on a horse of a different color – let’s talk about the upcoming event. (Proje üzerinde konuşuyorduk, ama şimdi farklı bir konuya geçtik – yaklaşan etkinlik hakkında konuşalım.)

Straight from the horse’s mouth (Atın ağzından doğrudan):

Bu ifade, bilgi veya haberin doğrudan ve güvenilir bir kaynaktan geldiğini ifade eder. Atın ağzından duymak, bilgiyi ilk elden aldığınızı ve güvenilir olduğunu belirtir.

Örnek: I heard that they’re launching a new product next week, straight from the horse’s mouth. (Gelecek hafta yeni bir ürün çıkaracaklarını atın ağzından duydum.)

Like a fish out of water (Sudan çıkmış balık gibi):

Bu deyim, birinin rahatsız veya rahat olmadığı bir durumu ifade eder. Balığın sudan çıkarılması gibi, kişi kendini garip veya rahatsız hissedebilir.

Örnek: I’m not used to such formal events; I feel like a fish out of water.

(Bu kadar resmi etkinliklere alışık değilim; kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum.)

Hızlı bir şekilde İngilizce konuşmak istersen, hemen yan tarafta yer alan formu doldurabilirsin.

hayvan isimleri geçen ingilizce deyimler - busy as a bee

 

Busy as a bee (Arı gibi çalışkan):

Bu ifade, bir kişinin çok meşgul olduğunu veya sürekli olarak çalıştığını ifade eder. Arıların sürekli hareket etmesi ve çalışması nedeniyle böyle bir benzetme yapılır.

Örnek: I can’t talk right now, I’m busy as a bee trying to finish this project.

(Şu an konuşamam, bu projeyi bitirmeye çalıştığım için arı gibi meşgulüm.)

Barking up the wrong tree (Yanlış ağaca havlamak):

Bu ifade, yanlış bir konuyu veya kişiyi suçlama eğilimini ifade eder. Köpeğin yanlış ağaca havlaması gibi, yanlış hedefe yönelmeyi temsil eder.

Örnek: If you think I took your book, you’re barking up the wrong tree – I haven’t seen it. (Eğer kitabını aldığımı düşünüyorsan, yanlış ağaca havlıyorsun – onu görmedim.)

Don’t count your chickens before they’re hatched (Tavuklar çıkmadan yumurtaları sayma):

Bu deyim, gelecekte olması planlanan şeylerin kesin bir sonuç gibi düşünülmemesi gerektiğini ifade eder. Tavukların yumurtalarından çıkmadan kesin bir sonuç elde edilmesinin güvensizliğini vurgular.

Örnek: I know you’re excited about the job offer, but don’t count your chickens before they’re hatched. (İş teklifinden heyecanlısın biliyorum, ama tavuklar çıkmadan yumurtaları sayma.)

A little bird told me (Bir kuşçuk söyledi):

Bu ifade, birisinin gizli bilgi veya haberleri sana iletildiğini ima eder, ancak kaynağın belirtilmez. İfadelerin kökeni, gizli haberleri getiren bir kuşun efsanesine dayanır.

Örnek: I heard you’re planning a surprise party – a little bird told me. (Sürpriz bir parti planladığını duydum – bir kuşçuk söyledi.)

The elephant in the room (Odadaki fil):

Bu deyim, genellikle görmezden gelinen veya konuşulmayan açıkça görünen bir sorunu veya konuyu ifade eder. Bir odaya giren filin görmezden gelinmesinin benzeri bir durumu vurgular.

Örnek: We need to address the elephant in the room – the company’s financial struggles are affecting our projects.

(Odadaki fili ele almalıyız – şirketin mali zorlukları projelerimizi etkiliyor.)

İngilizce çalışmak için yapman gereken tek şey yan tarafta yer alan formu doldurmak!

hayvan isimleri geçen ingilizce deyimler - monkey business

Monkey business (Maymun iştahı):

Bu deyim, davranışların düzensiz, aptalca veya sorumsuzca olduğunu ifade eder. İfadelerin kökeni, maymunların neşeli ve karmaşık davranışlarını yansıtır.

Örnek: I can’t believe they were up to monkey business during the important meeting.

(Önemli toplantı sırasında bu kadar maymun iştahlı davranmalarına inanamıyorum.)

To have a whale of a time (Harika bir zaman geçirmek):

Bu ifade, bir etkinliği veya zamanı çok eğlenceli ve keyifli bir şekilde geçirmeyi ifade eder. İfadelerin kökeni, balinaların yüzeyde oynayarak eğlenmelerine dayanır.

Örnek: We went to the amusement park and had a whale of a time on all the rides. (Lunaparka gittik ve tüm eğlence araçlarında harika bir zaman geçirdik.)

To be the black sheep of the family (Ailenin kara koyunu olmak):

Bu deyim, ailesi içinde diğerlerinden farklı, genellikle olumsuz bir şekilde kabul edilen bir kişiyi ifade eder. İfadelerin kökeni, siyah koyunların genellikle beyaz olan diğer koyunlardan farklı olduğu düşüncesine dayanır.

Örnek : She’s always been the black sheep of the family, choosing a different path than her siblings. (O her zaman ailenin kara koyunu oldu, kardeşlerinden farklı bir yol seçti.)

To have butterflies in one’s stomach (Karınca kararınca olmak):

Bu ifade, heyecanlı, endişeli veya gergin hissetmeyi ifade eder. İfadelerin kökeni, heyecanın mide bölgesinde kelebeklerin uçuşması gibi bir his yaratmasına dayanır.

Örnek: Before going on stage, I always have butterflies in my stomach.

(Sahneye çıkmadan önce her zaman karınca kararınca olurum.)

To be a snake in the grass (Otların içindeki yılan olmak):

Bu deyim, görünüşte zararsız veya dostça davranan birinin aslında tehlikeli veya iki yüzlü olduğunu ifade eder. İfadelerin kökeni, çimenlerde gizlenen yılanların beklenmedik bir tehlike yaratabileceği düşüncesine dayanır.

Örnek: Watch out for him, he might seem friendly, but he’s a snake in the grass. (Ona dikkat et, dostça görünebilir ama otların içindeki yılan olabilir.)

Share

Yorum yazabilirsin

*Üye olmaya gerek yoktur.





Gelecekteki yorumlarım için bilgilerimi kaydet.